ortaokulda ingilizce dersinden çıkıp almanca dersine girdiğim bir zamanda, önce ingilizce bir bağlaç olan "to" kelimesini, sonra da başka bir almanca bağlaç olan "mit" kelimesini öğreniyorduk.
sonra kendime baktım. olayları birbirine çok güzel bağlayabiliyordum. şiir yazıyordum ve kafiyeleri iyi kıvırarak bağlayabiliyordum, çok mani yazardık derste birbirimize kağıt atarken. küs arkadaşlarımın arasını yapabiliyordum. ayrıca ayakkabı bağcığını da sınıfta benden güzel bağlayan yoktu.
sonraki zamanda cs oynarken çok kullanıyordum. zaten cs içindi bu takma isim heyecanları genelde. herkes ismimi milli istihbarat teşkilatından aldığımı sanıyordu cs oynarken.
tarih derslerinde efsane anlamındaki mit'ten çıktığını düşünüyorlardı sınıf arkadaşlarım. ki bu da çok hoşuma gidiyordu. hatta sırf bana hitaben "mittoloji" felsefesi çıkmıştı arkadaşlarla aramızda. "to be, or mitto be..."
sonraları internette mitto'nun latince misyon, görev, mesaj, göndermek, armağan gibi anlamlara geldiğini öğrendim. uydurma bir kelimenin böyle anlamlı olmasına alışık değildim. tesadüftü ama güzeldi. bana uygundu.
velhasıl, mitto uydurma bir kelime olmasına rağmen, zamanla benimle özdeşleşti. kendi başına bir motto dur mitto. *