değerli vatandaşlarım,
bir hafta sonra, ülkemizde bir genel seçim var. basından izlemektesiniz. meydanlarda lider sıfatlı siyasiler gırtlaklarını parçalarcasına, birbirlerine ettikleri hakaretlerle, seviyelerini ortaya koyuyorlar.
türk basını da bunların haykırışlarını, gece gündüz ekranlarına taşıyarak kendi seviyesi ile birlikte demokrasimizin de seviyesini ortaya koyuyor.
aslında siyasilerin dillerinden düşüremedikleri demokraside dünyada nerdeyiz, ben size onu önce bir özetleyeyim. özetleyeyim de halkını kimlerin bidon kafa yerine koyduğunu görün ve anlayın.
futbolda en başarılı takımları listeyen kurumlar var ya, dünyada ülkelerinde demokrasiyi, özgürlükler, yargı bağımsızlığı, yaşam kalitesi, basın özgürlüğü gibi ktiterleri ölçüp ülkeleri sıralayan kurumlar ve göstergeler var..
mesela bay başbakanın her fırsatta biz dünyanın 17. en büyük ekonomisiyiz dediği sıralama da bu listelerden bir tanesi.
şimdi ben sizlere başbakanın işine gelmediği için söylemediği bazı gerçekleri anlatayım da “12 haziranda ben kime, neden oy vereceğim? diye bir düşünün.
değerli yurttaşlarım, acı ama gerçektir, türkiye cumhuriyeti, dünya demokrasi listesinde gana, lübnan, bangladeş, mogolistan, namibia, gibi ülkelerin altında dünya 89.sudur. zulu kabilesi bağımsız bir ülke olmadığından ülkemizin altındamıdır üstündemidir bunu kusura bakmayınız bilmiyorum.
ama daha da vahimi, 9 yıldır bu ülkeyi tek başına, mecliste mutlak çoğunlukla yöneten, demokrasi kahramanı bir parti olmasına rağmen geçen sürede bırakın yukarılara çıkmayı sıralamada daha da aşağılara düştük.
kişi başına düşen cop darbesi ve biber gazı tüketiminde, hapisteki gazeteci sayısında, çin, kore, iran, mısır gibi ülkeleri geçip dünya birincisi olan bir ülkenin, demokraside dünya 89.su olması gayet normaldir.
bir nevi hırsızlık olan rüşvette de avrupa 1.siyiz ama o konuyu size haftaya anlatacağım.
demokrasinin temeli hoşgörüdür. ancak yıllar içinde muhalif ama barışcıl eylemci gençlere, muhalif gaztecilere, iş adamlarına, sivil topluma karşı sergilenen tahammüzsüzlük 74 milyonun gözleri önündedir. akpliler osmanlının coğrafyasından önce höşgörüsünü kendilerine hedef koymalıdırlar.
seçimde akp;ye oy vermeye kararlı olsanız bile, lütfen şimdi söyleyeceğimi iyi dinleyip, elinizi vicdanınıza koyun ve kendinize sorunuz. türkiye'de hangi siyasetçi milletini bidon kafa yerine koymaktadır.
bir ilde, 100,000 oy alan partinin adayları meclise gidemezken, 1,000 oy alan partinin tüm adayları meclise gidecekler. avrupa;da konuşmasında %10 barajının demokrasi ile alakası yoktur diyen bay başbakan da milli irade diyerek mangalda kül bırakmayacak.
iktidar partisinin önde gelen bir yöneticisi “yok yaaaaa, barajı kaldıralım da millet gidip partisine oy versin, var mı öyle dava?” diyor. ve bu zat, seçimden sonra hazırlayacakları sözde özgürlükçü sivil anayasa metninde söz sahibi olacak. bu yasak delisi zihniyetin özgürlükçü anayasa hazırlaması, mudurnu tavukçuluğun “tavuk hakları bildirgesi hazırlaması gibi” bişey olacaktır.
milletini yere göğe sığdıramayan bay başbakan diyor ki: milletimiz henüz barajın kalkmasına hazır değil. yani sizler değerli vatandaşlarım, başbakana göre meclise kimi seçip gönderebileceğiniz bilincine henüz erişmiş değilsiziniz.
bu da kafamı karıştırıyor. milletvekilini seçmek bilincinden yoksun bu halkımız, daha 12 eylül referandumunda, hakim savcılar yüksek kurulu kaç üyeden oluşsun, anayasa mahkemesine sayıştay ve yök kaç üye göndersini belirleyecek kadar bilgili ve bilinçli değilmiydi?
basından yürekli, yiğit bir gazeteci de çıkıp bunları hangisi bay başbakan bu milletin zeka düzeyi ve bilinci sizin siyasi ihtiyaçlarınıza göre günden güne değişecek mi? diye sormuyor? aslında sormuyor değil korkudan soramıyor.
başbakan ve ekibi işte bu soruların cevabını asla veremeyecekleri için, siyasi rakipleri ile tv ekranlarında tartışmaktan bucak bucak kaçıyorlar.
seçim meydanlarında kalabalıklara yapılan konuşmalar, taraftarlarını tribünlere toplayıp, boş kaleye gol atmaya benziyor. ne acıdır ki, 3 partinin milletin vergilerinden bu yıl seçime kadar hergün kasasına attığı 2 trilyondan fazla parayla otomatiğe bağladıkları medya da boş kaleye attılan bu golleri halkımıza “demokrasi” diye yayınlıyor.
“helal” kavramını dilinden düşürmeyenler, haramla siyasetin önde gidenleri. seçime giren her partinin seçmeni vergi veriyor. ama kamu ihale yasasını nerdeyse 20 defa değiştiren sözde adaletin partisi, kendi kasasına bu sene 186 trilyonu koyarken, seçime giren diğer 12 partiye tek kuruş vermeyen yasayı değiştirmiyor. insanlar partilerine oy veriyorlar, kendi hanesine yazıp oy alamamış adayını meclise sokuyor, millet vergi veriyor, parayı kendi kasasına koyuyor, diğerlerine kuruş koklatmıyor. oysa bu konular, anayasa değişikliği gerektirmiyor ki. bir günde mecliste değişebilir, ama değiştirmek rabbena hep bana demokratının işine gelmiyor.
şimdi anlıyormusunuz neden bu ülke dünya 89. su?
akp’liler tutuklanan her muhalif için bu bir yargı kararıdır, saygı duymak lazım” edebiyatı ile topu başkalarına atmaya çalışıyorlar. o halde siz de partinizi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan mahküm edip cezalandıran 11 yargıçtan 10 unun kararına saygı duyun.
karşıtı olduğunuz o laikliği ben bu topluma en dindar insanın bile inanç ve ibadet özgürlüğünün, yaşam tarzının güvencesi olduğunu vurgulayarak yeniden bu ülkenin yükselen değeri yapacağım. laiklik olmadana demokrasi olmaz. laiklik ülke yönetimini kural ve kaidelere bağlar. keyfiyetten kurtarır. george bush laikliğe inanmayan, her sabah tanrı ile konuştuğunu iddia eden bir insandı. dünyanın başına ne işler açtı gördünüz. din devleti israilin, bu toprakları bize tanrı verdi diyerek bölgeye getirdiği zulmü biliyoruz. aklı başında demokrat bir insan laiklikle ters düşmez.
bu seçim döneminde, akp propaganda makinesince küfür haline sokulan laiklik; kelimesini oy getirmez diye ağzına almayan, diğer parti liderlerini de kınıyor lanetliyorum.
söz konusu devletse, hak, hukuk, adalet teferruattır diyen bir yargı düzeni söz konusu bizim cemaat ise hak hukuk adelet teferruattır diyen bir düzenle değiştirilmeye çalışılıyor. yanlış yanlışla düzelmez değerli vatandaşlarım.
uydurmuyorum, yetkililerinden dinledim:
5,500 senedir bu topraklarda yaşayan, devlete asla baş kaldırmamış, istanbulda tek bir kiliseye mahküm olmuş 25-30 bin süryaniye 2. bir kilise için arazi verilmiyor. kaçtıkları avrupa ülkelerinde bakan milletvekili olabiliyorlar, ama 5,500 senedir yaşadıkları ülkeleri türkiyede bir bekçi bile olamıyorlar.
sene 2011, bu toprakları vatanları bilen, askerlik yapan, vergi veren ermeni vatandaşlarımız hala çocuklarına ermeni ismi koymakta zorlanıyorlar.
avrupa insan hakları mahkemesi herkesi din dersi almaya zorlayamazsın diyor, bunlar tınlamıyorlar.
nerenin ibadethane olup olmayacağına siyasiler değil, o inancın cemaatleri belirler ama bizim ileri demokratlar tek bir doğru yaşam tarzı vardır, o da benim yaşadığımdır zihniyetinde ısrarcılar.
o yüzden onbinlerce internet sitesine erişimi yasaklıyorlar. kendi doğrularına göre yaşam tarzı dayatmaya kararlılar.
içkiyi yasaklamak için binbir türlü yol deniyorlar.. neymiş, gençliği, aileyi, toplumu koruyacaklarmış. öyle ya gelişmiş demokrasilerde gençlik, aile, toplum yok, ordakiler kelaynak sürüsü.
haydi kapalı ortamlarda anladık ama durağa gelen 86 model 25 yaşında macar yapımı belediye otobüsünün egsozu zehir saçarken, ileri demokratlar otobüs duraklarında halkımızın sağlığını koruyoruz diye sigara içmeyi yasaklıyorlar. sağlık mağlık bahane.
demokrasinin d sinden anlayan adam, kürt açılımı, alevi açılımı, gayri müslim açılımı, roman açılımı yapmaz. bir tane açılım yapar ve derki. tanrı diline, dinine, ırkına, etnik kökenine, bakmadan her insanı bazı temel hak ve özgürlüklerle eşit yaratmıştır. bu hak ve özgürlükleri siyasiler insanların elinden alamazlar veya bir lütuf gibi veremezler. yüreğiniz yetiyorsa koysanıza bunu özgürlükçü sivil anayasanıza da görelim.
biliyorum sanki dünyanın en zengin ülkesiymişiz, 100 milyarlarca dolar borcumuz yokmuş gibi sizlere, ne avanta kömür, ne erzak, ne her ay 600 tl, ne bedava ilaç, ne okul kitabı, ne bilgisayar vaat etmedim. büyük bir kısmınız bende aradığını bulamadı. ama insan olarak kalkınmamız, önce eleştirdiğim bu yanlışların düzelmesinden geçiyor. özgürlük olmayan ülkede zenginlik olmaz. para o ülkeye gelmez, o ülkeden kaçar.
siz hala bu yasakçı, dayatmacı, hoşgörüsüz, zihniyetlerden ileri demokrasi bekliyorsanız, taksim veya kızılay meydanında da gidin vapur bekleyiniz, belki gelir.
şahsım ve partim liberal demokrat parti adına hayırlı günler dilerim.