yaşar kemal

entry449 galeri video2
    33.
  1. türkiye'de yıllardan beri barış özlemi içinde yanıp tutuşan büyük yazar.
    Türkiye barışını arıyor konferansında yaptığı konuşmanın tam metni.

    --spoiler--

    Binaenaleyh başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu mucibince, zaten bir nevi muhtarlıklar teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise, onlar kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı mevzuibahis olurken, onları da beraber ifade (etmek) lazımdır. ifade olunmadıkları zaman bundan kendi kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daimi varittir...'

    Gazi Mustafa Kemal, 1923'te izmit'te yaptığı basın toplantısından...

    20'inci yüzyıl, insan soyuna yakışmayan olayların yaşandığı bir yüzyıldır. Kanlı iki dünya savaşı bu yüzyılda çıktı, büyük soykırımlar bu yüzyılda yapıldı. Korkunç bir yüzyılı arkamızda bıraktık.

    Birinci Dünya Savaşı'ndan geriye kalan insanlar, savaştan önceki insanlar değildi. Korkulara teslim olmuş, kendine güveni kalmamış, yaratıcılığı, kişiliği zedelenmiş, umutsuz... ikinci Dünya Savaşından kalanlar daha beter durumda. Hele Üçüncü Dünya Savaşı, yani Soğuk Savaş, insanlarımızın canına okuyan bu... insanlık, bu savaşların yıkımından bütünüyle kurtuldu diyemeyiz. Bir de dünyayı bir ateş yumağı edecek atom savaşını beklemek... Savaşın ne zaman çıkacağını beklemek, ölümü beklemek gibidir.

    Bütün kötülükleri yanlış savaşların sırtına mı yüklüyorsun diyeceksiniz. Elbette insanları mutsuz edenlerin hepsini savaşın sırtına yükleyecek değilim. Ama çoğu savaşların işi... Savaşlar insanların ölüm fermanıdır. Savaşlar, üstünde yaşadığımız toprakların, doğamızın ölüm fermanıdır.

    Bir yüzyılı arkamızda korkular içinde bıraktık, acılar içinde, ölümleri kanıtsayarak... Ama bu yüzyılda insanlığımızı onurlandıran işler de yapıldı. Bu işler, insanların yüzünü ağartan işlerdir. insanlık, yüzyılımızın yaptıklarıyla da övünebilir.

    Avrupa, gittikçe üç büyük savaşın etkilerinden kurtulmaya çalışıyor. Kurtulacaktır. Bu kadar çaba boşuna gidecek değil. Avrupa Birliği boşuna kurulmadı. Ölümsüz barışlar için, kültürlerin birbirini aşılaması, birbirlerini beslemesi için kuruldu. Savaşsız, mutlu bir dünya olsun diye kuruldu. Barışa, güzelliğe, insana saygıya, insanın insanı aşağılamaması, sömürmemesine yollar açmak için kuruldu.

    Bu söylediklerim bir temenni değil. Avrupa Birliğinin kurulmasının başlıca sebebi barıştır. 9'lar Avrupası, 1973'te yayımladığı bildirgede şöyle diyordu: 'Yenildiklerini hissedenlerin, yasal, siyasal ve manevi değerlerine saygıyı güvence altına almanın heyecanı... Ve geliştirilmiş bir toplum yaratma isteğiyle kurulan Avrupa, kendi kimliğini oluşturan temel ögeler olan temsili demokrasi, hukukun üstünlüğü, ekonomik ilerlemenin sosyal adalet amaçlı gerçekleşmesi ve insan haklarına saygı ilkelerini koruma umudunu taşır.'

    işte Avrupa Topluluğu bu umuda sarılmıştı. Çünkü üç korkunç, insanlığı yok edebilecek savaştan geçmişti.

    Savaşa girmeyen ülkeler de neredeyse giren ülkeler kadar savaştan etkilenmiş durumda. Bu üç dünya savaşı, dünyayı perişan eyledi. Tarih boyunca her savaş bir yıkım olmuştur. Yenenler de yenilenler de, savaşların dışında kalanlar da aynı yıkımdan kurtulamamışlardır.

    Bizim yirmi beş yıldır süren düşük yoğunluklu çatışmalar denilen light savaşımıza gelince, birkaç kez tek taraflı ateşkes olmasına karşın, bu savaşımız bir türlü bitmiyor. Nasıl, niçin bitmiyor? Bunda kimsenin bilmediği bir keramet olsa gerek. Birinci dünya savaşı dört yıl, ikinci dünya savaşı altı yıl sürdü. Bizim yirmi beş yıllık savaşımız ne kadar sürecek belli değil.

    Ülkemiz bu savaştan büyük zarara, kötülüğe uğradı. Savaşanlardan otuz bin kişi öldü. "Korucu dedikleri sayısı yetmiş bini geçmiş sivil savaşçılar" bulaştı ülkenin vicdanına. Beş bin köyün bir çoğunun evleri yakıldı. insanları ülkenin bir çok yerine dağıldı. Bir kısmı açlıktan, yoksulluktan kırıldı. Faili meçhul cinayetler olağanlaştı, savaşın bir parçası oldu. Kürtlerin seçkin kişileri seçildi, faili meçhule kurban edildi. Devletin kurumlarının bir kısmı yozlaştırıldı. ikinci dünya savaşına girseydik, bundan daha mı kötü olacaktı?

    Bu savaş Türkiye'nin belini kırdı. Kendi halkıyla savaşan bir ülke olduk. Gittikçe insanlık gözünde durumumuz kötüleşiyor. Hiçbir koşulda bize hak verilmiyor.

    --spoiler--
    3 ...