eskiden beri uyuz olmuşumdur ben bu yavşaklara, lakin; işsizlik sonrası sendromu içersinde, kaybedenler kulübü filmindeki rıza kocaoğlu gibi, yedi yirmi dört belgesel kanallarına kilitlenince, bir kere daha hatırlamış oldum ve siz sevgili sözlük yazarları/okurlarıyla paylaşmak istedim.
ha, tanım diyosun.. hmm, şey işte; belgesel programlarında, özellikle de yırtıcı hayvanlarla haddinden fazla samimi ve laubali olan, aşırı öz güven sahibi yordamsız yavşaklar(dır).
bu yavşaklar o kadar yavşaktır ki, tv karşısında gittikçe azalan bir tahammülle izlersiniz. hatta o hayvanlardan biri olmak ve bir güzel götünü sikmek istersiniz bu denyoların.
abicim bu ne laubaliliktir, bu ne öz güvendir, bu ne kendini bilmezlik, bu ne vurdumduymazlık, bu ne aymazlık, bu ne.. nedir yani ya?
gider timsahın üstüne atlar, yok efendim gider ayının götüne çöp dürter, sonracığıma gider aslanın ağzına kafasını sokar, kobranın kuyruğunu çeker falan... bunları yaparken de, sanki çok normal bir şey yapıyormuş gibi, rahat ve sanki bu iş çocuk oyuncağı der gibi, müstehzi, ukala bir tavrı vardır.
-şimdi ona yavaşça yaklaşacağım (aslana yaklaşır)
-eveeeet.. gördünüz mü benden hiç korkmadı (lan senden niye korksun amın evladı, aslan o! sen ondan kurkacaksın göt)
-hmmmm bu 3 yaşında bir erkek, muhtemelen 250 kilo, bir ısırıkta beni öldürebilir (lan.. tövbe tövbe.. olum ne işin var o zaman orda, siktir git uzaktan zum mum yap, niye bela arıyorsun yavşak?)
dün bir tanesi almış eline anakondayı, zar zor zaptediyor, hayvan devasa bir şey, yüz bilmem kaç kilo, bunun boynuna boğazına neyin dolanıyor, bu geri zekalı da daha abuk subuk konuşuyor;
-ıııhhh tıssss onu çok zor tutuyorummm (e normal değil mi götveren, hayvan gibi hayvan baksana)
-şu dişlere bakın (lan çek elini hayvanın ağzından yaaa)
-yetişkin anakondaların boyu 10 metreden fazladır
-bazen bir geyiği bile yutabilirler (lan...)
-oooov hahahaha sanırım benden bir parça koparmak istedi (allah senin belanı versin geri zekalı)
bu furyayı başlatan bir orospu çocuğu vardı, adını hatırlamıyorum, böyle kafasını timsahların ağzına falan sokardı. sonra bir gün bir vatoz öldürdü bunu.. e n'oldu? o kadar artislik yapıyodun, bakın kafamı timsahın ağzına sokuyorum, bakın ayıyla nasıl güreşiyorum, bakın aslanın götüne parmak atıyorum.. n'oldu sonra? bok yoluna gittin işte amk, ne işin var elin vatozunun yanında? hadi tamam çılgın bir adamsın, sınırlarda yaşamayı seviyorsun, ardinal mardinal.. e oğlum, ne diye tehlikeli bir yaratığa el kol yapıyorsun ya? adamı sikerler!
bu rahmetli geri zekalıdan sonra, dediğim gibi bir furya başladı resmen. şimdi hangi belgesel kanalını açsan; sözümona çılgın, maceraperest, sözümona cesur bir belgeselci görürsün.
ben sıkı bir belgesel takipçisiyimdir ve son birkaç yılda bu şekilde ölen ya da yaralanan birçok gerzek tanıyorum.
yine geçenlerde birini yılan mı sokmuş, timsah mı yemiş... öldü gitti amk.
eskiden john ross diye bir abi vardı, ne güzel, efendi efendi çekerdi belgeselini, sonra da 'ben john ross, bana katıldığınız için teşekkür ederim' deyip, sen sağ ben selamet giderdi adam.
şimdiki mallar insanı tv karşısında sinir krizlerine sokuyor, belgeselden soğutuyorlar...
-hmmm sanırım bizi fark etti
-hmmmm sanırım bize doğru geliyor
-sanırım anamı sikecek...