ego, superego falan bu yazarda zinhar bulunmaz id kontrolü çoktan devralmış. o anı istediği gibi yaşayan doğal komiklerden iyi bir insandır. ancak iki şeye çevresindekilerin dikkat etmesi gerekir. 15 bira kendisine hiç bişey yapmamaktadır evet ama çevresindekileri fena çarpmaktadır. ve en önemlisi kalem dusmani kalemtras'ın laneti.
kalem dusmani kalemtras'ın laneti eve dönene kadar peşimizi bırakmamış asla unutulmayacak anılar sayfasında ki mümtaz yerini almıştır. nedir peşimizi bırakmayan bu lanet
bunu o gece aynı arabada olan beş kişi ve en çok da uzun bi yolculukla eve dönecek olan üç kişi bilir.
02:00 suları zirve bitmiş ancak yazarların enerjisi ve gece bitmemiştir. zirvedekiler gruplara ayrılıp mini zirvelerle sabahı edeceklerdir. durun bi dakika, birkaç saat öncesinden başlayalım.
sabah 9:30, harika bir gün yeşilköy röneparkta artıbirim ve ben kahvaltı yapıyoruz. az sonra keyfimiz yetecek ve bursa yoluna çıkacağız. kötü haber artıbir artık yok. anne babası "biz geliyoruz" diyor ve o kalmak zorunda kalıyor. önemli değil hem nasılsa onu zaten tanıyorum, yalnız yola çıkıyorum. sabah 11:10, boğaziçi köprüsünden geçerken camı açıp istanbulun yüzüne açıktan küfrediyorum. hiç acelem yok, 100-120 km/saati hiç geçmiyorum. izmit'i geçtim bi mola verip gidiş yolunu teyid ettiriyorum. 12:40 ismini bilmediğim bir sahilde bir sigara içiyorum. sanki denize arabayla girmek için yapılmış bu sahilden ayrılıyor ve bir gün önce sözlükten yaptığım çağrıya kulak veren hybid ile telefonda konuşuyoruz. "14:00 da orda olurum" diyorum anlasıyoruz. inanna salome ve kerter ankaradan geliyor, yoldalar. onlarla konusuyorum 14:30 da oradayız diyorlar. 14:30 geldik ama bekliyoruz diyorlar. 15:00 hala bekliyoruz diyorlar. kalem düşmanı bir kalemtraşı bi saat bekliyorlar.
saat 14:00 bursadayım. bursalılara tavsiye, bilmeyen biriyle kent meydanı'nda buluşmayın. kent meydanının avm ismi olduğunu anlamakta zorlanıyorum. hybid ile buluştuk 15:30 a kadar oturduk kahve içiyoruz. sadece hybid ile tanışmış olmak yetti bana bundan sonra ne olursa olsun sorun etmem iyi bir yolculuk geçirdim ve iyi bir insanla tanıştım. aynen böyle düşünüyorum, tanısan hak verirsin. bu bir saatte planımızı yaptık. önce ankara yolcularıyla ve bursa tayfasıyla buluşacağız. sonra hybid ile tophane, surüstü yapıp iskender yemeye gideceğiz. ve bir parkta buluştuk, çok kalabalığız. işte herşey 15:35 de tanıştığımız onca güzel insanın arasına karışmış kuzu postu giymiş bir kurtla, bir cehennem kaçkını ile bir habis ur ile başladı. "bir tümörüm olsa adını kalem dusmani kalemtras koyardım." çaylarımızı içtik hybid ile planımıza uyacağız. ankaradan gelenler bizde bursa'yı görmek istiyoruz diyolar. ve dört kişi akşam görüşmek üzere gruptan ayrılıyoruz. inanna salome, kerter, hybid ve bendeniz plana aynen uyuyoruz ve yemekte bozacının şahidi şıracı hikayesini garsondan dinliyoruz. herşey çok güzel.
saat 19:30 mekandayız. ayrıldığımız insanları yeniden bulduk ve herşey haddinden fazla kararmaya başladı.
kalem düşmanı kalemtraş elinde 6. birası ve patlamış mısırıyla teklifsiz girdi sohbete..
şunları söylediğini hatırlıyorum
-bunun yarısı su ben bundan 20 tane içsem bişey olmaz
-bu 8. biram
-elimden kurtulacak kız yoktur, oyle bi yapışırım ki mutlaka ikna ederim
-12. biram ama hala kafam yerinde
-mısır yesene
-bu 15. biram ama bana bişey olmadı dimi?
-neden gidiyosunuz yanımdan oturun yaw?
-18 bira içtim yarısı su bunun. 15 tane kırmızı tuborg içiyom ben
-mudanya mı? ben sizinle aynı arabadayım tamam mı?
gece 02:00 suları zirve bitmiş ancak yazarların enerjisi ve gece bitmemiştir. zirvedekiler gruplara ayrılıp mini zirvelerle sabahı edeceklerdir. o saate kadar anladığım şey kalem düşmanı kalemtraştan uzak dur.
2 araba 10 kişiyiz. beşer beşer bölüşüyoruz. ben bu kalemtraş benimle gelemez diyorum. o gece bişey öğrendiysem hayatımın geri kalanının selameti için kalemtraştan uzak durmalıyım. timeisbad i yanıma alıyorum ama yüzüme melul melul bakıyor. o gruptan beni ayırma diyor gözleri bi sebepten. kıyamıyorum neyse gel kalemtraş diyorum en fazla ne olabilir ki.
kalemime sinek kondu önde biz arkada istikamet mudanya.
acıktık kokoreç yemek istedim. sordum, olur dediler. ve kalemtraş devreye girdi. inanna salome nin telefonunu aldı ve öndekilerle konuştu. ve öndekiler kayboldu.
02:30
ben: nerdeler?
kalemdüşmanı: bas abi bas bas.. yavaş gidiyoz.
bastık kimse yok..
03:00
telefon edilir...
-nerdesiniz?
-dürümcüdeyiz sizi bekliyoruz.
kalemdüşmanı kalemtraşın tarifiyle bursanın etrafında bir tam tur atılır.
sabah 04:00 öyle bi basmısız ki dürümcüye gittiğimizde sabah olmuş. tek tasimi sevgilim aldi artıbiriyle ayakta uyuyor.
cepleri olmayan pantalonu ve asla doymayan karnıyla kalem dusmani kalemtras adana çiğ köfte na varsa yiyor allah yiyor. 3 5 dürüm yedikten sonra niyebuislerhepbole hesabın tamamını ödüyor. babadan gönlü zenginlerden.
05:00 mudanya sahili
yolda, alkol ve çay alıyoruz. dww ile birlikte bi ateş yakıp çay yapıyoruz. muhabbet güzel hava biraz soğuk. bu kalemtraş üşüyor. arabada yeni aldığım takım elbisenin ceketi var, veriyorum. önce ceketle birlikte ateşin üstüne oturuyor. 30 dk sonra fark ediyorum ceket yanmadıyasa bile isten kömür gibi kokuyor. pardon diyip açılmak için ceketle birlikte deniz kenarında yıkanıyor. tuzlu su kuruyunca cekete ayrı bir hava katıyor.
uzun etmiyim.. bi dünya ufak tefek şey başımıza geliyor. (mesela geçersin dediği yerden araba geçemiyor ve altını 10 sn boyunca sürterek düzeltüyoruz falan) bunların ufak tefek şeyler olduğunu sonradan anlıyoruz.
sahilde kafelerden birine yıkılıyoruz. 10 kişi çay içiyoruz falan. sohbet falan derken yola cıkma vakti geliyor.
saat 11:00
en son kalemtraşı evine bırakıyoruz. tam inerken başka görmemiz gereken yer var mı diye gereksiz bi soru soruyorum.
kalemtraş: iznik'e uğrayın mutlaka 4 tane girişi var bursadan eski bi yer. çinilerdi falan filan anlatıyor.
biz: hmm uzak mı?
kalemtraş: yok ya dönüş yolunda
biz: iyi o zaman gidiyoruz. (26 saattir ayaktayız ancak kalemdüşmanı kalemtraş yok artık.. haksız yere huzurluyuz)
iznik tabelası görülür ve girilir..
uygunsuz biri: bu ne olm git git bitmiyo yol
kerter: valla dönelim yol yakınken bu da kalemtraşın son laneti heralde
uygunsuz biri : buraya kadar gelmişim hayatta dönmem
inanna salome: tabi ya gidelim işimiz ne
ve devam ediyoruz. yolda duruyoruz iznik gölü kenarı muhteşem. duruyoruz. inanna ayaklarını suya falan sokuyor.
13:00 iznikteyiz. acıktık. kavun, beyaz peynir, domates, kiraz, pide ekmek falan alıyoruz iznikte bi bok yok geri dönüşte göl kenarında yiycez.
süper bi yer buluyoruz. rüya kadar güzel. uyku da bastırdı iyice. yemek yiyoruz kerter vurup kafayı yatıyor arka koltukta. göl kenarında muhabbet falan derken uyumam lazım diyip bende göl kenarında ağaç altında uyuyorum. 1 saat geçmeden kerter ve salome tepemde.
soyulduk..
inanna salome: çantam yok..
ben: emin misin yanında olduğundan,
kerter: nerdeydi en son
falan derken anlıyoruz ki harbiden soyulduk.
biz uyurken, ki bu inanna nın içim geçmiş biraz dediği bi süre zarfı kadar oluyor. adam arabanın ön koltugundan açık camdan çantayı alıp gidiyor.
kerter (polise telefon) : iznik gölünde soyulduk memur bey çantamızı almışlar
polis: tam yer neresi?
biz: surası burası
polis: bi bok anlamadık geri iznige dönün şikayetini ole yapın
geri izniğe..
bu arada inanna bunun mistik bir mesaj olduğunu, çakrasının kapalı oldugunu falan soyluyor. kerterle biz tekrar gözden geçiriyor ve bunun kalem düşmanı kalemtraş laneti olduğunu anlıyoruz.
inanna bizi yatıştırıyor. sanki bizim cep telefonumuz cüzdanımız paramız, çantamız, gazoz kapağı açacağımız ve içindeki bi sürü başka şeyimiz çalınmış gibi.
yolda polisler bizi görüyor. biz çanta demeden komser anlıyor. siz o çantası çalınanlarmısınız?
- evet biz onlarız
polis: tam nerde?
biz: surda burda
polis: orası jandarma bölgesi geri dönün
biz: .... !?;'
15:00 jandarma karakolu
artık bizi tanımayan yok gören selam verip kapı açıyor, çay demliyor. sigara tutuyor. iznik fahri hemşehrisiyiz.
-bizim çanta, şurda bursa, öyleyken bole oldu
+tamam tutanak tutalım
bunlar tutanak tutarken ben bekleme koltuklarında horul horul uyuyorum, bu ses yankılanıyormus ki jandarma tutanagı yanlıs tutmus. malesef bunu geri donus yolunda anlıyor.
kerterin telefonu calıyor.
kerter: halim abi hayırdır bişi mi var? nassın iyi misin diye açıyor..
jandarma: heee ya sorma yiğidim yanlıs yazmısız bi geri dönün de iki çay içip bi tutanak daha tutalım
geri dönüyoruz.
saat 17:00
hiç bi yerde durmadan gitmemiz gerektiğini anlayıp topukluyoruz.
öyle topukluyoruz ki izmitten trene binecek kerter ve salome yi bostancı tren istasyonunda ancak bırakıyorum.
23:30 trenine bilet alıyoruz. ben yola devam ediyorum. yol boyunca yaşadığım onca şeyden sonra tek parça eve dönüyor olmanın verdiği şükür ve şaşkınlık duygusu içindeyim. hiç uykum yok.
uygunsuz biri; artık yeni insanlarla tanışmaya korkuyor
kerter; paranoid şizofreni teşhisiyle 5. raporunu aldı
inanna salome; hayatın mesajının daha ne kadar süreceğini düşünüyor, evsiz, parasız, ankara kızılay bi yerlerde