hatırladıkça insanı yaz günü bile titreten anılardır.
üniversitede öğrenciyiz o zaman. ayın 49 u derler bizim oralarda yani ay sonu , para suyunu çekmiş, dibi tutmuş paranın. cepte sakız alacak para yok.
ev sobalı. camlar yalıtımsız. bütün şartlar aleyhimize. evde fellik fellik yakacak aranmaktadır.
+ bu ayakkabılar kimin ?
- benim lan, halı saha ayakkabılarım.
+ lan kış günü ne halı sahası ne maçı, hem yaz gelsin söz sana yenisini alacağım ( hafif baba tonunda )
- söz mü lan bak ciddiyeseniz...
+ hoopppp al bunları da al al.
+ şu terlikler benim, feda olsun lan ev ahalisine.
ayakkabıların olduğu giriş kısmı harıl harıl aranır. herkes giyilmeyen ayakkabıların işe yaramadığı hususunda hemfikirdir. zira soğuk o derece azgınlaşmıştır ki tabiri caizse '' göt kesmektedir ''
uzun uğraşlar sonunda üç beş parça yakacak bulunmuştur. allah tan ev sahibi şehir dişındaydı. kaldığımız ev müstakil çatısı olan bir evdi. çatıya merdiven ile çıkılıyordu.
benimle çatıya gelir misin dedi dudağını ısırarak, mini eteği efil efildi. ( şaka lan öyle bir anım olmadı hiç )
işte o merdiven yoktu. yakmıştık. daha da kötüsü çatının tahtalarından da söküp yakmıştık. o sene kış biraz daha uzun sürseydi çatı kesin başımıza çökerdi.
neyse akşam artık ev bir nebze de olsa sıcak olacaktı ama gün öğle vaktindeydi ve cephanemizi gündüz tüketemezdik. ne yapmalıydık ne yapmalıydık diye düşünürken soğuğun tettiklemesi ile beyinlerimiz bize parlak ve bir o kadar da sıcak bir fikir vermişti.
alış veriş merkezleri. evet lan ohhh mis gibi sıcacık. kasiyerler filan. allllaaahhhhhh.
+ hazırlanın çıkıyoruz.
- ne yapıyorsun ?
+ giyiniyorum.
- lan ne bulmuşsan geçirmişssin üstüne , uzay mekiği gibi olmuşsun, bak almayacaklar içeri, güvenlikle sorun yaşamayalım.
daha makul giy, hem paltonun üstüne battaniye sarmak da ne oluyor. deli diye içeri tıkacaklar.
+ donuyorum lan donuyorummmmmm.
- tamam aslanım sık dişini, bak 300 metre ilerde bir vaha var. klima, sıcak, kızlar...hadi aslanım.
titreye titreye alış veriş merkezine gelinir. sakin olmak çok önemli bu esnada. sanki ısınmaya değil de sepet sepet alış veriş yapmaya gelmişiz gibi davranmalıydık.
işte o büyük an gelip çatmıştı. otomatik kapı hiç zorluk çıkarmadı sağ olsun. hemen açılıverdi. sanki bizi bekliyordu. içeri girince bizde bir baş dönmesi, bir titreme. insan sıcaktan titrer miydi lan ? titriyormuş demek.
- ohhhh allah ım allah ım sana bin şükür
+ sessiz lan , bağırma güvenlik kıllanacak şimdi.
- soğuk vücudumu ele geçirmiş. sesimi kontrol edemiyorum.
+ olum bende bir gevşeme başladı. elim ayağım karıncalanıyor. karnım da hafiften...
- ağzını yüzünü dağıtırım lan senin. sakın deneme, aklından bile geçirme.
+ evde kokmuyordu ama...
- ev soğuk aslanım morg gibi tabi ki kokmaz. burası sıcak, sakın salma bak tepemizde yangın alarmı var. bu meretler dumana karşı hassas, senin bağırsakalr da malum.
+ neyse şu kalabalığın arasında hafiften salarım , meraklanma.
- bak bu cennet bizim tek şansımız, gündüzlerimizin vazgeçilmezi. kafeye gidecek olsak- ki para yok- at sidiği gibi çayı döşeyip 3 er lira koparacaklar.
bütün o kalabalığın hay huyu içinde ekibin bir arada kalmasını sağlamak, sıcağın verdiği rahatlığın yavşaklığa dönüşmesini engellemek kolay iş değildi.
götü sıcak gören arkadaşlar, akşam yemeği için kendi kafalarına göre liste belirlemeye başladılar raflardan.
+ hiç uğraşmayalım lan, bütün 2 tavuk alalım haşlayalım.
- kuşbaşı yaptıralım şurdan, of lokum gibi etlere baksanıza lan.
- şöyle salam sosis de tedarikleyelim.
artık birinin bu güzel hayallerin mına koyması gerekiyordu. zira nereden ve nasıl şartlarda buraya geldiğimizi unutmaya başlamıştık. reyonlar arasında gezinirken, son anda fark ettim bir arkadaşın büyük bir sepeti yarıya kadar doldurduğunu.
+ ohaaaa ohaaaaa. laaaannnn. bu ne ?
- sepet, alış veriş yap..
+ sığır ! armut ağacı ! afrika bizonu ! ne alış verişi laaannnn ? şimdi sakinleş ve o sepeti bırak elinden. biz buraya neden geldik. ?
- alış veriş yapmaya..
+( nahhhhh ) dinime allah ıma elimden bir kaza çıkacak. bak yiğidim ! biz ev sahibi şehir dışından gelmesin diye dua ediyoruz değil mi ?
gelirse çatının ve merdivenin hesabını soracak diye yusufluyoruz değil mi ?
para yok. mına koymuşsun doldurmuşsun ne varsa
hem bu ne ?
- şekerli sucuk leblebi !!! güç verir. namlu yapar. !!
+ ( allah ım sen aklıma mukayet ol ) sonra .. sonra patır patı kamyon devir, cenabet gez. bırak şunları. şu sepeti de şuraya zulala.
sessizce uzaklaşalım şurdan. cepte beş kuruş yok , beyimiz şarjör doldurma derdinde.
sıcağın yavşaklaştırdığı bünyeler, beyne kan gitmesiyle beraber eski hallerine ( donmadan önceki ) döndüler. artık saçmalama kat sayımız azalmıştı. sakindik. iradeliydik. mümkün mertebe yiyecek reyonlarından uzak duruyorduk.
artık ayrılma vaktiydi. son kez kalabalığa göz gezdirdik. -- hanım şundan da al şundan da -- diye eşine seslenen ablak suratlı, azman adama eminim hepimiz aynı cümleleri kurduk içimizden. olsun ısınmıştık ya bu bize yeterdi.
vakit de hayli ilerlemiş, akşam güneşi ufuktan bize ibne ibne gülerken evin yolunu tutmuştuk.