adını ingilizce radio detecting and ranging sözcüklerinin ilk harflerinden alan radar, uzaklık, karanlık ya da sis nedeniyle çıplak gözle görülemeyen nesneleri görme, yani elektromagnetik olarak bulma aygıtıdır.
yarasalar, saniyenin yüzde biri gibi çok kısa sürelerle 50000 hertz düzeyinde sesüstü dalgalar yayınlar ve aldıkları yankılarla engelin çeperlerini, niteliğini, olağanüstü bir kesinlikle bulur, yerini belirler. bu frekanslar engellerin uzaklığına göre değişir.
elektromagnetik bulmadaysa, ses dalgaları değil, ışık dalgaları ya da elektromagnetik dalgalar kullanılır. söz konusu dalgaların frekansları saniyede bir kaç milyar hertz düzeyindedir.
radarın çalışma ilkesi, bir verici ve bir alıcı bulunmasına dayanır. verici, belli bir yöne bir dizi dalga ya da empülsiyon yollar; sonra alıcı, engele çarpıp dönen yankıyı çözümler. empülsiyon süresi çok kısa, saniyenin milyonda biri düzeyindedir. iki empülsiyonu ayıran süreyse, yankıyı dinlemeye yarar.
her radar aynı frekansla ve aynı dalga boyu üstünden yayın yapmaz; seçim, gözlemlenmek istenen nesneye ve gözlem koşullarına bağlıdır. genellikle dalga boyunun, nesnenin boyutlarına yakın olsması gerekir. sözgelimi, denizde, bir şamandrayı saptamak için desimetre düzeyinde dalgalar yollanır; ama bir uçak için on metreye ulaşan dalgalar gerekir; yoksa yankı çok zayıf kalır. üstelik sis, yağmur gibi atmosferdeki nemin soğurma olgusunu da göz önüne almak gerekir.
yankı dinleme çözümü çok güç bir sorundur. yankıları almak yetmez, bildiriyi yorumlamak önemlidir. henüz, elektromagnetik dalgalardan yarasaların sesüstü dalgalardan yararlandıkları gibi yararlanılamamaktadır. özellikle karada ya da deniz yüzeyinde bulunan radar ekranları, dalga, tepe, ağaç gibi doğal engeller ile fabrika bacaları, direkler, apartmanlar, vb. yapay engeller üstünden yansıyan dalgaların doğurduğu parazit yankıların bütünüyle yok edilememesi nedeniyle, bunları eleyip gerekeni seçmek büyük önem taşır.