televizyonla tanışmam 15 yaşımda oldu. sinema ile 18(hatta üniversite birinici sınıfta) internet ile de 6 ay önce. (şaka yapmıyorum) *
nedir efendim? ALIP BAŞINI GiDEN BiR TÜKETiM ÇILGINLIĞI. her hangi bir kafeteryaya gidiyorsun iki dostla iki lafın belini kırmaya başlayacağın an dayamışlar dev ekran tv'yi. açmışlar bir yabancı müzik kanalı. ya da fashion tv'yi. ama sesi yok. iki lafın değil belini kırmak, örseleyemiyorsun dahi. bir de asıl sorun müziğe odaklanmak. hadi dinleyelim diyorsun. ilk başta anlam veremiyorsun hani, tv'deki hatunun ağız hareketleri ile içeride dönen şarkıdaki ritm arasında acayip uyumsuzluğa. uyum olduğu zamanlarda ise salak gibi gülüyorsun.
- abi ne gülüyorsun?
+ aklıma bir şey geldi de.
ya da, diyelim bir bara gittin. iş çıkışı. aldın güzel bir dostu. şöyle biraz demleneyim dedin. yine aynı durum. yüzünü nereye dönsen koca bir ekran. "ya, şimdi kardeşim bu mu sorun?" diye soranlar olabilir. "sorun tabi. kim, kimi izliyor tereddüt yaşıyorum. evde bu cihaz. işte, okulda. kahvede. hatta dolmuşlarda. çok yakında da metrolara, tramvaylara belediye otobüslerine de gelir. o zaman derdimi anlarsın sen."
ha, ne diyordum. bak yine gereksiz gerginlik. pardon. her yerde bunlar efendim. her yerde. hatta, şaka gibi olacak ama en son gittiğim devlet hastanesinde de onlarca gördüm bunlardan. **
her köşede bir tane. muayene olmak için gittiğim hastaneden apar topar kaçtım. görevli ardımdan bağırıyorsdu hatta:
"bey efendi sıranızzzz."
duymadım kendisini. apar topar eve gelip üzerimi değiştirdim. sevgilimle buluşacaktım. korktuğum başıma geldi. gittiğimiz kafeteryada da her yer tv ile donatılmıştı. ve, ben yine bir hatunun sütun bacaklarına dalmışken son sevgilimden de oldum.
kaldık yine baş başa. televizyon ve ben. attım bir porno film dvd player'a. kendimce intikam aldım teknolojiden. ve, televizyondan.