--spoiler--
o dönemde tüm dünyanın yanmış yıkılmış, tarım üretiminin dibe vurmasının ülkede şekerin, ekmeğin karneye bağlanmasıyla alakası olmayacağını bilen başbakandır. o dönemde türkiye dışardan şeker le buğday alıyorsa bilmem tabi ama almadığını biliyorum.
diyebilecek kadar kit mantiga sahip vatandasin basbakanidir.
Babam dedemin ikinci dunya savasinin son 4 senesinde ihtiyat eri olarak trakya'da askerlik yaptigini hep anlatir. Hatta Dedem dondugunde babamdan buyuk olan amcam babasini tanimayip yabanci bir adami eve aldin diyerek annesinin uzerine saldirmis, Dedeme donemin genelkurmayinin ozel bir gicigi olamayacagina gore bu sadece ona has bir durum degildir herhalde. 4 sene arkadas boru degil. Birinci Dunya Savasi'ndan yenik cikmissin, 4 yil kurtulus savasi vermis koca bir ordu beslemissin, uretim dibe vurmus, ambarlar bosalmis, en bereketli topraklar savaslara sahne olmus; kurtulus elde edildikten sonra yanmis yikilmis koskoca bir yurt yeniden insa edilmeye baslanmis, osmanli'nin borclari odenmeye baslanmis; tam butce denk hale getirilmisken ikinci dunya savasi patlak vermis, ve sen 4 yil boyunca tekrar bir ordu beslemek zorunda kalmissin; koyunde ekip bicmesi gereken insanlardan olusan bir orduyu hem de... Eger o karne sistemi olmasaydi eksik uretim, askeri ihtiyat sebebiyle artan tuketim bir de firsatci tuccarlarin karaborsaciligiyla memleketin hali ayni donemde acliktan kirilan ve yer yer yamyamlik vakalarinin goruldugu ukrayna'ya donerdi. bunu anlamak bu kadar zor olmamali.