yolsuzluk, sistemsizlik, başıbozukluk, vurdum duymazlık, aymazlık örneklerinin bolca bulunabileceği bir yurt olmuştur artık. içim acıyor.
yıllar önce lisedeyken aziz nesin üstadın tek yol isminde bir kitabını okumuştum. o zamanlar henüz ülkemin gerçek yüzünü görme şansına nail olmamış olduğumdan dolayı üstada epey kızmıştım. hakkında söylenenleri az bile bulmuştum. cahillik işte. çok değil bir kaç yıl sonra iş hayatına atıldığımda gördüklerimden sonra hakkındaki yanlış düşüncelerimden dolayı kendisinden özür dilemeyi bile düşündüm ayağına kadar gidip de. yapmadım tabi eşeklik edip.
bugün mursallı köyüne gittik. ordaki kilisenin içler acısı halini görünce "yok mu burasıyla ilgilenecek bir allahın kulu" diye sordum. aldığım yanıt tam memleketime özgü utanç , mahcupluk ve alışkanlığa dönmüş rutinin tekrarından başka şey değildi.
"bir emekli öğretmen uğraştı epey, bakanlıktan para gelince, hoca ortadan yok oldu"
o hocayı tanıyan biri "o zaten dolandırıcının tekiydi, bu da ilk değildi, o parayı ona vermeleri hataydı ki zaten"
işte benim memleketim. ortada çürümeye terkedilmiş bir tarihi kilise kapısına zincir vurulmuş makus talihinin değişmesini bekliyor. insanlardan, daha kötüsü memleketimin yetkili makamlarından ilgi, bakım, koruma bekliyor...
içim acıdı, içeri girip mum yakıp dilek dileyemediğim için içimden diledim kilisenin kapısında "yarabbi memleketimde zihniyet devrimi olsun, insanlarımız artık değişsin."
bilmiyorum kabul oldu mu ama en iyi bildiğim şey zihniyet devrimi olmadan hiçbir devrimin bir işe yaramayacağı.
nolur vatan, millet, sakarya milliyetciliğini bırakıp bizi tüketecek gerçek yüzümüze bir bakalım ve topluca değişelim. yoksa bunun bedeli harbi çok ağır olur...
not: kilisenin adını da öğrendim ve şimdiyle kıyaslarsak iyi günlerinden bir kayıt buldum. bunun için yaşar özel sesli mustafa abimize teşekkürler.
rumlardan kalma taxiarkhea kilisesi şimdilerde ülkemin geleceği gibi can çekişmektedir.
kötü halinin çekimlerini de yakında ekliyorum. beni bekleyin anacım.