--spoiler--
+''kapıda duran nöbetçi bile benden korkmaz. isterseniz kendisine sorunuz. korku üzerine egemenlik kurulamaz. toplara dayanan egemenlik ayakta kalamaz. böyle bir egemenlik, hatta diktatörlük ancak ihtilal olduğunda, geçici bir süre için gerekir; ülkemize bakınız, sükunet içindedir. hep güven ve esenlikten yanayız. kendi topraklarımız dışında bir metrekare toprakta gözümüz yoktur. çünkü topraklarımız geniştir ve üzerinde yaşayanlar için dar değildir. tüm devletlerle güvenlik anlaşmaları yaptık. ancak yeni saldırılara uğramamak için orduyu buluduruyoruz. ''
reformları gerçekleştirmek, kalıcı kılmak için otoriter bir yönetim oluşturmak şarttı, ancak atatürk yönetiminin hiçbir zaman diktatörce olduğunu söylemek doğru değildir. çağdaşlarına bakalım: salazar, franco, hitler, mussolini, lenin, stalin. atatürk diktatörse, bunlar neydi acaba?
+''efendiler, millet bizi buraya gönderdi. ama biz bu yönetimi ve egemenliğini miras mal gibi ömrümüz boyunca kullanmak için toplanmış değiliz. ve sizi toplamak ve dağıtmak hakkına hiç kimse sahip değildir. millet bilmelidir ki bir günde vekillerini toplar ve gönderir. kimsenin burayı sınırlamaya hakkı ve yetkisi yoktur ve olmamalıdır.''
çok partili hayata geçmeyi isteyen de kendisi değil midir zaten? ali fethi bey'e bizzat serbest cumhuriyet fırkası'nı kim kurdurtmuştur? şimdi diyeceksin ki, e bir de terakkiperver cumhuriyet fırkası var? evet, kuranlar atatürk'ün arkadaşlarıdır, onlar da sistemli bir görüşe sahip değillerdi, ve atatürk'ü devrim yolunda birer birer yalnız bıraktılar.
ancak bu partiler, monarşiden cumhuriyete geçişten sonra ''muhalefet'' olma özelliklerinden ötürü her türlü saltanat ve hilafet yanlısı, cumhuriyet karşıtı eylemi kendilerine çektiler, bu da, hem bu partiler adına, hem de rejim adına tedirginlik yaratmaktaydı.
+''...ancak bu arada reşit galib'in dolmabahçe'deki bir akşam yemeğinde,
atatürk'e öğretmenlik yapmış olan milli eğitim bakanı esat sagay'ı
eleştirmesi çankaya ile olan ilişkilerini kısa bir süre de olsa gölgelemişti.
1932 ilk aylarında olması gereken bir akşam yemeğinde kız öğrencilerin kısa
etek, kısa çorap ve kısa kollu kazak giymelerinin doğru bulmayan ve bayan
öğretmenlerin ankara halkevi'nde sahneye çıkmalarını yasaklayan esat
bey'in davranışını gericilik diye suçlayınca, atatürk bu konunun daha sonra
tartışılmasını önermişti. fakat reşit galip, ''bu sofrada inkılaplan
zedeleyecek icraattan bahsedilmesi küstahlıktır.'' diye sert bir yanıt vermişti.
bunun karşısında atatürk kendisini "yorgun görünüyorsunuz, gidip istirahat
edebilirsiniz!" diye uyarmıştı fakat o, daha da alevlenerek "burası milletin
sofrasıdır, kovulmamalıyım. kendimi iyi hissediyorum, kalkmam." diye
dikleşmişti. bu durum karşısında atatürk, "o halde biz kalkalım, masayı
beyefendiye bırakalım!" diyerek odasına çekilmişti. (fethi okyar) (şerafettin turan)
bir diktatör bunu yapar mı? yeri geldiğinde gerekli olarak otoriter olmuştur, ama asla bir diktatör olmamıştır, bir dikta heveslisi olmamıştır.
ali kemal gibi bir hain, direnişçilerimiz için idam kararı çıkarılmasına ön ayak olan bir hain, linç edildiğinde
sinirden köpürmesi nedir peki? ya da , asla savaştan yana tavır koymamış olması nedir?
--spoiler--
not: bu yazı nickini hatırlamadığım bir yazar tarafından yazılmıştır. yazının bir bölümünden alıntı yapılmıştır.