Hani denir ya iş çok bilmekte değil yansıtabilmekte, ya da şöyle denir anlatabileceklerin karşındakinin anladığı kadardır, işte rauf versan'ın transilvayna beşiğinden gelme havası hakkındaki spekülatif tabirlere kadar her kademede bu sözlerin etkisine rastlanılabilir. Kendim 6. sefer aldığımdan demiyorum ama ciddi bir idrak ettirtememe özelliği vardır rauf hocamızın. yüksek lisansını ingiltere'nin bilmem neresinde yapması * ya da babasının akademisyen olması ona hiçbir şey katamamıştır ne yazık ki. uluslararası hukuk teamülleri dışında her şeyi geriden takip eder. arkadaşlarına daktiloyla mektup yazar. öyle bir havası vardır ki sanarsınız ki bu adam evinde sadece ropdöşambır giyip kruvasan yiyor.
3 sene süresince aldığım derslerinde gerçekten çok şey öğrendim ama bana hiçbirşey öğretilmedi. Sürekli doğruyu iyiyi güzeli yazdığım halde sınav kağıdıma not föyünde hep karşıma çirkin olanı çıktı. bekliyorum bir gün bana da tak diyecek ve ben katil olacağım. o kadar eminim ki bundan. Uluslararası genel hukuka vakıf olduğuma emin olduğum kadar.
Bakıldığı zaman en yüksek notunu 85 olarak vermiştir ve bu kağıtta soruların ruhunun yazdığı iddia eder. bu kağıda bile 100 vermemiştir sebeb?? sebep şuymuş kendi ağrından : "100 vermem demek sende benim kadar biliyorsun" demekmiş. e be terbiyesiz adam sen bana senin kadar öğretmekle yükümlüsün zaten bunları. nerden biliyorsun benim uluslararası hukuk profesörü olmak istemediğimi. için cızlamayackmı o vakit. demiyecekmisinki bu gençleri donatmak yerine domaltmışım diye?