bazen hayatın içinde kayboluruz. kavram kargaşalarında boğuluruz. allahım deriz canımı alda kurtulayım, neden ben, neden ben? benim ne suçum vardı gibi saçma sorularla kendmizi iyice sıkarız ve psikolojimiz amı götü kaybeder. ver elini klinikler (asya'da bir yer ismi). ne demiş montaigne insanlar biteviye çalışılar ve sonrada hastalanıp gidip kazandıkları parayı doktorlara verirler. vecize tam olarak böyle değildi biraz doğaçlama yaptım ama bunu demek istiyordu.
neyse sahiden biz insanlar çetrefilli şeyleri pem sevmeyiz. insan her ne kadar asimetriyede ilgi duysa bile daha çok düzeni sever. disiplini sever. kaosu pek kaldırmaz. o yüzden bir eş tercihinde yüzü orantılı olanı tercih ederiz. bulaşıkları dizme gereği duyarız, sevgilimizin orasına burasına çeki düzen veririz.
ama bazen daha ağır daha içinden çıkılmaz hikayelerin olay örgüsü içinde buluruz kendimizi. bir büyük hastalığa yakalınır bir yakınımız, arkadaş kaybediriz, dost kaybediriz, ağır maddi veya manevi koşulların içinede buluruz kendimizi. bir sınavı geçemiyiz, borcumuzu ödeyemeyiz, sevgilimizin kötü bir yönüyle karşılarız, ihanete uğrarız belki, esrarın girer damarlarımıza kurtulamayız kirli karanlığından, ayyaş oluruz sokaklara düşeriz, orospu oluruz iğrenç adamların altına yatarız, paranın esiri oluruz. böyle böyle bir yığın sorunla karşı karşıya kalırız.
işte bu tip durumlar karşısında mutlaka analitik zekayı kullanmak gerek. ayrıştırma yöntemi. kıyaslama. ölçme, biçme. ölüm karşı koyamadığımız tek olgudur şu an için. ama ötesi berisi aşılır gibi görünüyor. ölümde özüne kavuşmaktır. tekrar doğanın parçası olmaktır vs. neyse... bu sorunlar karşısında bazen bir insan tanırız tek kelimesiyle aydınlanırız. anlarız yani. kafa basar. newton'un elmadan sonraki hadisesi gibi. durum bu olunca gerilmiş beden rahatlar. sular çekilir. deniz inceden harelenir vs.
sorunlar karşısında sıkmayın kendinizi efendim bak göreceksiniz aniden aydınlanıp yolunuza daha güzel devam edeceksiniz.