evvela "şair değildir" ifadesinin sert ve acımasız bir ifade olduğunu belirtmek isterim. her ne kadar başlığın sahibi yazarla paralel düşüncelere sahip olsam da böyle keskin ve orhan veli'nin bazı şiirlerine*** haksızlık olacak ifadelerden kaçınmak lazım.
açık konuşmak gerek; orhan veli, ikinci sınıf bir şair. attila ilhan'ın "ikinci yeni"ye karşı çıkışının sebebi "şiiri yozlaştırdığı"dır. aynen bu sebep ötürüyle karşıyım garipçilere ve orhan veliye. ayrıca "ikinci yeni" şairleri imgesel bir anlatımla kaliteli şiirler yazmışlardır, orhan veli ve tayfasında bu tip şiirleri de pek bulamazsınız.
orhan veli kafiyesiz şiir yazdığı için ikinci sınıf değildir; şiirin asaletine uymayan bir dil kullandığı için ikinci sınıftır. herhangi bir vezin* kullanmayışı da elbette bunda pay sahibidir ama arka plandadır. "şiir" dediğimiz şey duygularımızın "dilediğimizce" dile geleceği bir arena olmamalıdır zannımca. kullanılan dil; fırından ekmek alırkenkinden, arkadaşla konuşurkenkinden farklı olmalıdır. daha zarif, daha estetik, daha puslu bir dil icap eder şiirde. şiirde işlenen konular da sıradanlığı aşmalıdır. yani illa bireyin kozmik yalnızlığını, metafiziği işlemeliler demiyorum ama mesela bir sohbet ortamında geçmeyecek konular şiirin konusu olmalı. yani şiir basitlikten sıyrılmalı. "en yakın arkadaşlarım oktay rifatla melih cevdet" tipi dizelerin olduğu şiirler, -şiirin asaleti bağlamında hadiseye baktığımda- "garip" geliyor.
tabii kullanılan "ahenk unsuru" da mühim. benim şiir anlayışıma göre; her şiir muhakkak bir vezinle yazılmalıdır. zira şiir emek işidir ve ayriyetten yukarıda da belirttiğim üzere "sıradan" olandan sıyrılmalıdır şiir, bir ahenge bürünmelidir. edebiyat tarihine bakıldığında iki vezin görülmektedir; hece ve aruz. bana göre; şiirin saydığım özelliklerinden ötürü, aruz vezni en doğru vezindir. uğraş vardır, şiire saygı vardır ve sonunda bir sanat eseri vardır. ancak aruz yabancı kökenli bir vezin olduğu için ya farsça-arapça ağırlıklı ağdalı şiirler yazmak icap ediyor ya da sade ama düzyazıya yaklaşmış şiirler* yazmak gerekiyor. bundan dolayı ikinci yol olan "hece"ye de saygım sonsuz. tabi her hececiye değil. misalen ziya gökalp, ceyhun atuf kansu, orhan şaik gökyay hece ile felaket derece estetikten yoksun şiirler yazmıştır. ama hece ölçüsünü, aruz kadar güçlü şekilde kullanan "necip fazıl"ı da unutmamak gerekir. bu vezinleri kabul etmeyip "serbest de serbest" diye yırtınan şairlerimiz de, serbest şiirin kendi içindeki paradigmasına uygun davranmalıdır. yani tekrirlerle, imgelerle, seci benzeri ahenk vuruşlarıyla şiirlerini yazmalılar.
maalesef orhan veli bunların tamamına yakını çoğu şiirinde uygulamamıştır. ve birkaç tane -gerçekten ziyadesiyle etkileyici- şiiri harici bir şey bırakamamıştır. ancak ardında bıraktığı o güzel şiirlerini göz önüne almak ve "şair değildi" türünden yorumlardan uzak durmak gerek, sonuçta şu satırları da orhan veli yazmış;
beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.