murat,
(bkz: arkadaşım önce o elini bi indir)
şimdi sana şurdan ağız dolusu sövmek istiyorum ama, biliyorum ki ne kadar saydırsam da içim soğumayacak. kimden akıl alıyorsun bilmiyorum ama, dengesizliğin bokunu çıkarınca aylin sana aşık olmayacak gerizekalı.
- aylin, seni seviyorum. biliyorum bütün bunların hepsi benim yüzümden oldu tırıvırı..
- ...
- ama madem evliyiz, gereğini yapacaksın. istersem dansöz kıyafetleri giyip bir güzel oynayacaksın, üzüm salkımından bana üzüm yedireceksin. gerekirse göbek deliğine zeytin koyacaksın.
bir de şu var ki inan olsun televizyonu kırasım geldi:
- nerdesin aylin?
- annem hastanede, onun yanına gittim.
- bu kaçıncı?! hep annem hep annem! benden izin alacaksıııığğğğnnn!!!
ordan bir insan da çıkıp "ooooooohaaaa!" demedi ya sana, ona yanarım. bir artistlenmeler bi bi şey. tamam ergenlikten hala çıkamadığının farkındayım ama, ne yapmaya çalışıyorsun onu de hele, ne sen sıkıntıya gir ne ben sinir harbi yaşayayım murat. ya da soner ve süleyman bir olup senin ağzını burnunu kırsın olsun bitsin.
bunca yıldır dizi izlerim, ölümcül bir hastalığa yakalanıp da "benim tek hayalim lunaparka gitmekti" demeyen bir karaktere rastlamadım. ne lunaparkmış hafız. lunaparka gidince de ölür bunlar. inci, öğretmen olmuşsun, paranı kazanıyorsun yani, süs eşyası modunda da olsa bir kocan var, evlenmeden önce flört de ediyordunuz, hiç mi demedin "sedat beni lunaparkana götürsene" diye? madem en büyük hayalindi, neden bunu mahremin gibi saklıyorsun be kadın? "lunapark hayalimi zor günler için saklıyorum" gibi manyakça bir düşüncen mi var? ben senin yerinde olsam sıkılıncaya, tiksininceye kadar giderim, lunaparkı kapatırım. kusana kadar dönme dolaptan inmem. nedir bu "ayy en büyük hayalim ama gerçekleştirirsem başka hayalim kalmayacak hayalsiz yaşayamam ihihi" kafası? manyak mısın nesin?
caroline, bir an soner'e "sen istersin de gitmez miyim?" falan diyeceksin sandım. ha, türkçen o kadar iyi olmadığı için diyemedin bana kalırsa. demiş kadar oldun neticede.
- taamam, ben söz dinliyeceğk. buağada, ben cağoliyn.
- ??? (etrafa atılan naapiim lan ben şimdi bakışları)
şu dizide seyretmeyi dört gözle beklediğim sahne murat'ın dayaktan kendini kaybetmesi konseptli sahnedir. gerçekleşirse, alacağım keyfi düşünemiyorum bile. ama beni bir o kadar keyiflendiren başka bir sahne varsa, o da caroline'in göt oluş sahneleridir. ahahahahhahahahahahhahaah caroline. nasıl da hevesle söyledi "çimile hasta diyıııl, o hamile" diye, ali dumur olacak diye bekledi falan. yazık lan.
(bkz: bana mutsuzluğun resmini çizebilir misin caroline)
berrin, hazır hastaneye gitmişken doktora söyle de kafatasının içinde tam olarak nasıl bir maddenin var olduğu konusunda araştırma yapıp beni bilgilendirsin. balon kafalı.
annen hasta, baban ona kan veriyor, durum o kadar vahim, sen eve gidip "ahmet'le nasıl tanışmıştık, ay çok şeker, ahmet'le yıldızlara bakmıştık, ihihi, ahmet'le seviştik biz, ahmet'i çok özledim ühühühü" diye pencere kenarında ağlıyorsun. kadın anam ne halde, yaşayacak mı, durumu nasıl diye düşünmek yok. cemile, berrin'i doğuracağına taş doğursaymışsın keşke.
sevgili hikmet karcı;
gelmiş geçmiş en seviyeli dayak/kavga sahnesine imzanı atmış olduğunun farkında mısın, bana bunu söyle.
ali'nin suratına bir tane geçirdin, eyvallah. peki sonrasında o sükunetle ve felsefik konuşma gerçekleştireceğinin sinyallerini veren vurgulamanla "bunu cemile'ye nasıl yaparsın?" demen de neyin nesiydi? bağır biraz, korkak alıştırma, bağır. yapış yakasına, sinirlen. şimdi ali'ye vurmam lazım ama aynı zamanda ağırlığımı da korumalıyım çabası da nedir? allah allah ya, süleyman mı sanıyorsun sen kendini?
neriman, sana da dedikodu çıktı değil mi pis şırfıntı?
cemile'nin hamile olduğunu duyunca gözlerini belertmenden, "aaa-aaaaaa!!" deyişlerinden belli cemile'nin başına gelecekler.