bazı şeyleri insan gönülden bağlılıkla yapar. gönülün ön planda olduğu yerlerde dilin, ırkın vs önemi yoktur. burada anlatmak istediğim "ibadet sadece arapça yapılmalıdır." tarzında bağnaz, basmakalıp bir düşünce değil. burada anlatmak istediğim bunun insanlar tarafından sorun edilmemesi gereğidir. ingilizce bilmediğim(iz) halde deep purple, farsça bilmediğim(iz) halde mohsen namjoo dinleyebiliyorsak arapça bilmediğim(iz) halde arapça ibadet de edebilmek oldukça doğaldır. en başta da ifade ettiğim gibi bazı şeyler gönle hitap eder.
elbette inandığı şeyleri bilmek, sarf ettiği cümlelerin anlamlarını öğrenmek önemlidir ancak o kadar kalıpçı bir şekilde "ibadet türkçe olmalıdır" demek en az "ibadet sadece arapça olur" demek kadar basmakalıptır.
hz. musa ile ilgili bir kıssa anlatılır. hz. musa bir gün bir çobanı dua ederken görür. çoban "allah'ım sen çok büyüksün, ben seni çok severim, ayaklarını da yıkarım. sana bulgur pilavı da yaparım." tarzında Allah' ı fiziksel özelliklerle anlayan, (tövbe haşa) ete kemiğe büründüren dualar eder. hz. musa ona nasıl dua etmesi gerektiğini öğretir. ertesi gün cebrail ile haber gelir hz. musa'ya. o çoban allah'ın en samimi kullarından biriydi denir mesajda. bu şekilde bilinçsiz dua ettiği halde bir insan samimiyeti sayesinde allah'ın sevgili kullarından olabiliyorsa ettiği dua türkçe, arapça, ibranice ya da kürtçe olsun samimiyse yerine ulaşır.
belki yeri değil ancak bir konuyu daha bu konu başlığında değerlendirebiliriz sanıyorum: allah mı tanrı mı meselesi.
bu mesele de benim kanımca oldukça gereksiz bir tartışmadır. özellikle bir takım bağnaz kesimlerce tanrı demek adetaşirk gibi algılanmaktadır. sık sık da örnek verilen necip fazıl'ın "allah bütün tanrıların belasını versin" sözüdür. dili halk yaratır, devamlılığını halk sağlar. birileri istemiyor diye halkın binlerce yıl kullandığı tanrı kelimesini yabana atmak da saçmadır. sırf arapça diye allah kelimesini kullanmamak da. hele bir de farsça "mevla" vardır ki o da çok hoş bir kelimedir.
benim yazdıklarım belki "hem nalına hem mıhına vurmak" olarak adlandırılabilir ancak bu kutuplaşmanın oluşmasında her iki tarafın da suçu büyük. bırakınız efendim insanlar istediği gibi ibadet etsin. sorgulamak bize düşmez.