fc barcelona

entry1681 galeri video14
    701.
  1. oynadıkları futbola (evet kardeşim bu adamlar futbol oynuyorlar) laf söylemeyi seviyorum veya sevmiyorum, konu bu değil. bu takımdan her ne kadar nefret etsem de (çok iyi futbol oynadıkları için değil, yıllardır sevmiyorum ben bunları) onlar hakkında tartışmaktan, konuşmaktan sıkılmıyorum. hoşuma gidiyor. çünkü tartışacak çok fazla malzemeye sahipler. geçmişlerinden tut, şimdiki hallerine, oyun stillerine, transferlerine, oynattıkları adamlara, yedek kulübelerine kadar tonla şey var konuşacak. eğlenceli de geliyor.

    ama tabi şimdi öyle hepsinden uzunca bahsedip sıkıcı bir hal aldırmayacağım, onun yerine oyun stillerini sevmediğimi, sıkıcı olduğunu belirten milyonuncu kişi olacağım ve aynı zamanda barcelona aşığı tiplerin de sataşacağı milyonuncu kişi olacağım, o kesin.

    genellikle de savları hep aynı oluyor. "kazanıyoruz işte, ne var?" evet, futbol bu. kazanmak önemli. keyif veren futbolu oynayan takıma vermiyorlar sonuçta kupayı. ama kardeşim, bak şimdi.

    sen barcelona'sın. dünya'nın en iyi takımısın. buraya bir anda da gelmedin, yılların emeği var bu takımda. cruyff'un temelini attığı yapıya rijkaard geldi ve aynı şekilde devam ettirdikten sonra guardiola takımı tamamen zirveye taşıdı. evet, zirveye taşıdı. daha önce barcelona'nın böyle futbol oynadığını kimse hatırlamıyordur eminim. çünkü adamların anlayışları güzel aga. o yüzden orada duracaksın.

    adamlar topu ayaklarında istiyorlar. mesela bir puyol topla oynadığı zaman ne oluyor? haliyle biraz ilerliyor, pas yapacak adam arıyor. o sırada önünde xavi, iniesta ve busquets; solundaki abidal (veya adriano; artık o anda kim varsa orada), sağında pique topu almak için boşa kaçıyorlar. bu şekilde puyol ani bir baskı bile yese, pas yapmak için beş farklı seçeneği oluyor. hangisine atarsa atsın, onun da aynı şekilde dört veya beş farklı seçeneği olacak, ilk gördüğüne de bu topu atacak ve top aynı şekilde dönecek. ani bir baskı yediğinde bile geri dönüp başka bir yere pas gönderebiliyor.

    bunu galatasaray'a yansıt. servet topla ilerlesin. yanındaki gökhan'dan veya solundaki hakan balta'dan başka pas yapacak adamı kalmıyor. hadi öne gönderdi; diyelim barış'a. devamında ne olacak? barış'ın seçenekleri daha kısıtlı olacak, çünkü hem orta sahayı geçtiği için baskı yiyecek, hem de rakip yarı alanda olduğu için rakip takım oyuncularının sayısı çok daha fazla olacak. sonra bizde neden yok diyor.

    olmaz tabi. sistem yanlış aga. oyuncular da yanlış. her şey yanlız. barcelona'nın yaptığı çok mu zor bir şey. bence onların eski oyun stilleri daha zordu. mesela ronaldinho diye bir şey vardı adamların elinde, topu verip izliyordun. eto'o vardı ne bileyim, henry vardı, bu adamlar ön plandaydı yani. bireysel özellikleri ön planda kalıyordu. biz de haliyle izliyorduk, böyle oyuncuları neden bulamıyoruz biz diye. hayır şimdi xavi'nin attığı ara pasları da özel bir yeteneğin ürünü, ona bir şey demiyorum, ama sonuçta bu adam bu pası messi oraya kaçtığı için atmıyor mu? bize bakınca ne kaçan var, ne de adamlarda istek var. sonra bizde neden yok diyor.

    istersen olur. bu adamların oynadığı oyun çok zor değil ki. zaten "futbol kolay bir oyundur. zor olan oyunu kolay oynamaktır." gibisinden bir söz vardı, şimdi tam net hatırlayamadım, ama böyle bir şeydi. bak işte, adamlar kolay oynuyorlar lan. tık tık tık. gol yemeden devam. araya bir iki tane ara pasını zaten çıkartıyorsun, çünkü adamlar artık bir o yana bir bu yana dönmekten sıkılıyorlar. onlar da zevk almıyorlar ki oyundan. bitsin istiyorlar. yani sen şimdi bir halı saha maçına çıkıp kaleci olsan ve senin takımın da sürekli rakip yarı sahada olsa ne olur? sıkılırsın, maçın bir an önce bitmesini istersin. bu da öyle bir şey işte.

    sıkıntı var arkadaş, sıkıntı var. az mantıklı olacaksın o kadar. mantıklı olmadıktan sonra eline bir şey geçmez, kolay oyna yani. olması gereken bu. sonra bizde neden yok diyor.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük