bir devir kapanırken iki uçlu bir bıçağın ortasında yürümeyi öğrenmeye çalışıyorduk,
hala ve acımazcasına
seninle biz.
çok yamaçlı ve kenarları nefretle kıvrılmış bir haritanın mavi renklerine dokunarak dünyayı tanımaya çalışıyorduk,
henüz ve yüzercesine
seninle biz.
geceyi adımlarken ardında izler bırakıyordun bazen sen, iki deliyi toplayınca iki deliden daha fazlası eden tutkulu bir hatanın üzerine hayatını koyuyordun.
geceden kaçarken ardında virgülüne kadar açık bir kitabenin kısa özetini bırakıyordun
seninle sen.
çok camlı bir dünyada sapanlara dizilen bir övgüyü arka sokaklar boyunca
ardışık sokaklar boyunca
ardışık insanlar boyunca
sanki çok kanlı bir öyküyü kan tutabilirmiş gibi saklıyorduk
seninle ben.
delilik cesaretti çünkü ve her aşk aklını yitirebilirdi bir gün.
çünkü her ayraç
bir kitaba uyabilirdi bir gün.
sahip olmaktan korkmadığın bir tek kelimelerin vardı senin. hangi gaflet anında bir cümle kursan, sanki korkunç bir günah işlemiş gibi, sanki dünyanın geri kalanından özür diler gibi
dudaklarının parçalarını toplayıp kaçıyordun
seninle sen.
delilik cesaretti çünkü ve sana dokunan her parçam aklını yitirebilirdi bir gün.
yüzündeki kelebek lekesi "niye uçmuyor?"du çünkü
ve her mucize
uçmayı öğrenirdi bir gün. *