bir yahudi, bir ingiliz ve bir türk ahirette tanrıya yalvarmaktadırlar: tanrım son bir şans ver bize, ne olur. kötü insanlar değiliz biz, herkes ikinci bir şansı hakeder diye uzun süre yalvarırlar.. sonunda tanrı 'tamam ama size bir kaç şartım var' der ve ekler;
-ingiliz, bundan sonraki şansında biraya el sürmeyeceksin. bir yudum dahi içersen anında cehenneme gideceksin der ve ingiliz kabul eder.
-yahudi, bundan sonra harama el uzatmayacaksın, parayla işin olmayacak bundan sonra der ve yahudi kabul eder.
-türk, bundan sonra cinsel ilişkiye girmeyeceksin, kendini tatmin etmeyeceksin der ve türk kabul eder.
aniden dünyaya geri döner bu üçlü, ardından soluklanmak için bir bar'a girerler, ingiliz başta çekinse de içmeyeceğim nasıl olsa, bar'a gitmem de bir sorun olmaz der ve girerler. ama dayanamaz, bir bira söyler, birayı kavrar kavramaz puff diye kaybolur ortalıktan.. türk ve yahudi, tanrının şakası yok uymamız lazım kurallara diye iç geçirirler ve korkarlar..
bar'dan çıkıp yürümeye başlarlar. iki üç dakika yürüdükten sonra yahudi yerde bir cüzdan görür ve refleks olarak eğilip domalır, tam da o anda aklına tanrının koyduğu şart gelir ingilizin nasıl kaybolduğu gözünün önünden geçer, kendine gelir ve birden ayağa kalkar, arkasına dönüp bakar ama türk orada yoktur. **
