inandığı değerler uğruna can vermiştir. zamanın dikdatörleri toprağa attıkları devrim tohumlarını atıf hoca gibi mübarek zatların kanlarıyla sulamışlardır.
hiç bir manası yokken kendi milletinin kıyafetlerini beğenmeyen bazı kişiler bu kıyafetleri zorla değiştirmiş modernlik, çağdaşlık adı altında insanlara zulüm ve işkencelerle yaptıkları devrimleri kabullendirmeye çalışmışlardır.
bir zamanlar savaştan kaçanları cezalandırmak için kurulan istiklal mahkemeleri daha sonralardan dikdatör rejimin sahipleri olan faşistler zümresinin maşası olarak kullanıldı. bu mahkemede yargılana atıf hoca ile kukla, satılmış hakimin arasında geçen bir diyalog her şeyi açıklar nitelikte.
hakim: hoca gel inat etme (sarığı göstererek) şu başındakini çıkart. şapka tak. hem oda bezdir buda. der
atıf hoca: e madem öyle (hakimin arkasında ki türk bayrağını göstererek) şu arkanda ki bayrağı çıkart ingiliz bayrağını tak oda bez bu da. der
ve tabi ki atıf hoca'nın idam kararı verilir. atıf hoca gibi bir çok vatanı uğruna çarpışmış gözünü kırpmadan oğlunu savaşa göndermiş kimseler asıldı, yok sayıldı, gerici diye parmakla gösterildi. onlar bu vatanı savunurken kimse onlara gerici, yobaz demiyordu. kısacası tavuk çıktığı yumurtayı beğenmez oldu. yazık. şehit olanlara değil. şehit edenlere yazık. üç günlük dünya menfaatini sonsuz bir cennete değişenlere yazık.