oryantalizm, doğulu ama özellikle yakın doğu(orta doğu)lu kültürel, sosyolojik değerlere batılı bir gözle bakmayı ifade eder.
yıllarca, "abi bizi fes ilen peştemal ilen göstertiyorlar, şerefsiz avrupalılar" diyerek bu bakışı olan tepkimizi çocukça da olsa ortaya koymuştuk. amacımız elbette kendimizi diğer yakın doğudan farklı görmemizde gizliydi, ki bu noktada haklıyız da. ancak oryantalizme basit anlamda kızdığımız bir notka da bizi bir 'öteki' olarak görmelerinden kaynaklanıyordu. bizse yıllarca onlardan(batıdan) ayrı olmadığımızı idia ettik durduk, böyle bir çatışma içinde gelişti oryantalizm fikirleri.
misal, bir filmde türkleri anlatırken illa ki hamam, dansöz, nargile üçgeninde anlatmalarından rahatsız oluyorduk. "biz de sizin gibi moderniz olum" desek de anlatamadık yıllarca. ancak iddia ediyorum bunun altında türk-düşmanlığından çok daha basit bir sebep var, yani adamlar bizim devrimlerimizi görmezden gelerek yapmıyorlar bunu, aynısını uzak doğuluya da, latin amerikalıya da yapıyorlar lakin biz bizi ilgilendiren boyutta haberdar oluyoruz gidişattan. sanıyormusunuz ki çinde herkes -bize filmlerde anlatıldığı gibi- yalın ayak, felsefi bakışlarla geziyor. bir çinli de en az bir amerikalı kadar denyo ve bir amerikalı kadar ulvi olabilir.
yani olay bizi ilgilendiren boyutta olayları farketmemizden kaynaklanıyor.
hemen bu noktada bir arkadaşımın dedikleri geliyor aklıma: "abi türkleri anlatan doğru düzgün bir film yok hepsi abartılı, biz o danzsözlü, nargileli adamlar değiliz ki"
evet yok! ama bilelim ki çinlileri anlatan düzgün bir çin filmi de yok(batıda). aynı şekilde batı için öteki olan ne varsa hep abartı vardır. kızılderilileri çok ulvi sanıyoruz oysa bize öyle pazarlanıyorlar, bir kızılderili bira içip maç izlemiyor mu sanıyorsunuz? yahut bir kızılderili hemingway kitapları okuyup öğleden sonra parkta karı kız kesmiyor mu? olay tamamen pazarlama amaçlıdır. yani gavuroğlu da farkında bizim fesle gezmediğimizin sadece kendi pazarında bunu izletebilmesinin yolu abartıdan geçiyor.