ben siyasi açıdan değerlendirmek istiyorum. akp öncesi hakim olan sosyal ve siyasi yapı baştan sona kadar ataerkil olmakla birlikte kadınlara sözde bir alan bırakılmıştı. bu alan avrupa ülkeleriyle kıyaslanamayacak kadar dar ve genişletilemeyecek kadar samimiyetsizdi.
daha muhafazakar çizgideki akp hükumete geldikten sonra bu konuda bir ilerleme beklemek zaten abes olurdu. ancak pek çok kişinin -şeriat gelir mi- korkusu şekilde gerçekleşmezken, özellikle son bir kaç yılda kadınlara uygulanan gerek siyasi gerek toplumsal baskı, bu korkulardaki boyutlara vardı, benim düşüncem bu. bunda kadının siyasi söylemlerle güçsüzleştirilip, yasama ve kolluk güçlerince yalnız bırakılması en büyük etkenlerdir. neticede artan kadın ölümleri, önü alınamayan kadına şiddet ve kadının toplumsal ve ticari alandan dışlanması beraberinde gelen sorunlar oldu.
bu kadın karşıtı söylemler neticesinde günümüzde bu konudaki kırmızı çizgiler o kadar gerilemiştir ki, bir kadına söylenemeyecek ve yapılamayacak çok az şey kalmıştır. yani kadın gittikçe değer kaybetmiştir.
bunu değiştirmenin yolu muhakkak ki gene siyasi erkin elindedir. ancak bu konuda hiç bir partinin yaklışımı asgari gereklilikleri bile karşılamamakta. burda diğer partilerle zaman kaybetmesktense (zaten ne bok oldukları belli) chp ve bdp ye kısaca değineyim. bu iki parti söylemleri ile bu sorunu kabul edip politikalarının bir parçası yapsalar da uygulamada temelsizlikten kaynaklanan ve bir türlü aşılamayan problemler devam etmekte. ve bu sebepten, kadın düşmanı politikaların daralttığı kırmızı çizgileri ve hakları genişletmeye muktedir değiller.
benim inancım bir gün bir partinin bu noktadaki inanılmaz eksikliği görüp, bunu politikasının önemli bir parçası haline getireceği ve bu sayede iktidar olacağı yönündedir. çünkü unutmayalım türkiyenin yarısından fazlası kadınlarımızdır.