seçim barajı

entry103 galeri video1
    38.
  1. kesinlikle ama kesinlikle anti demokratik bir uygulamadır.

    can dündar'ın bu konu hakkında bir yazısı var, sebep ve sonuçlarıyla iyi analiz edilmesi gereken bir konu bu. ve zannedildiğinden çok daha hassas. neden mi?

    not : okurken, siyasi ideolojinizi veya oy vereceğiniz partiyi düşünmeyin, bunlara gerek yok.
    not 2 : mhp'li değilim, tam tersine kendimi solcu olarak tanımlarım.


    --spoiler--
    bdp ve mhp'siz meclis


    kötü rüya görünce nasıl kan ter içinde fırlarsak yastıktan; öyle uyanıyoruz her seferinde gaflet uykularımızdan…
    ayrıntıları hatırlamıyoruz; “neyse geçti” diye şükrediyoruz sadece…
    ama hatırlamadığımız ve ders çıkaramadığımız için, aynı kâbusu tekrar tekrar yaşıyoruz.

    * * *

    erdoğan, uygar dünyanın hiçbir yerinde olmayan, antidemokratik yüzde 10 seçim barajını savunuyor.
    “istikrar için” diyor.
    bu baraj yüzünden bdp seçime giremiyor. alenen hülle yaparak bağımsız adaylarla meclis kapısını zorluyor.
    şimdi sırada mhp var. anketlerde yüzde 10 sınırının hemen üzerinde görünen mhp, “ahlâk zabıtası”nın yerleştirdiği kasetlerle vuruluyor.
    bel altı vuruşlar, partiyi baraj altı bırakabilir.
    meclis kapısı, bdp’den sonra mhp’ye de kapanabilir.

    * * *

    istikrar mı getirir bu, kaos mu?
    eski kâbuslarımızdan iki örnekle hatırlatacağım:
    türkiye, en adil temsil sistemini 1965 seçiminde uyguladı. bir oy bile ziyan olmasın diye “milli bakiye sistemi” getirildi. o sayede yüzde 3’e yakın oy alan türkiye işçi partisi, meclis’e 15 milletvekili yollayabildi.
    sosyalist sol, ilk kez parlamento çatısı altına girdi. mehmet ali aybar, sadun aren, behice boran, çetin altan’lı kadro, meclis’e sesini duyurabildi.
    aynı seçimde türkeş’in ckmp’si de, yüzde 2,2 oyla 11 milletvekili çıkarabildi.
    peki bu durum istikrara engel oldu mu?
    hayır!
    o seçimde, ap yüzde 52 oyla tek başına iktidar oldu.

    * * *

    ama henüz 3 yaşındaki tip, öyle etkili muhalefet yaptı ki, iktidar bunu hazmedemedi.
    önce meclis’te çetin altan’a saldırı, dokunulmazlığının kaldırılması gibi yollar denendi. yetmeyince seçim kanunu değiştirilip meşhur baraj getirildi. 1969 seçiminde engelli seçim sistemi ile ti’in önü kesildi. muhalefet meclis’ten kovuldu.
    sonuç ne oldu?
    “parlamentarizm hatadır” diyenler kazandı.
    60’ların sonunda meclis’te temsil şansı bulamayan sol muhalefet, sokağa döküldü.
    kürsü susturulunca silahlar konuştu.
    1971’de 12 mart geldi; tip kapatıldı, liderleri hapsedildi.
    70’leri biliyorsunuz.

    * * *

    aradan 20 yıl geçti.
    solculardan sonra sıra kürtlere geldi.
    hep, erdal inönü’nün shp’siyle yaptığı seçim ittifakı sayesinde meclis’e girdi.
    ilk gün, leyla zana’nın bugün “mazide kaldı” dediği kürtçe yemin krizi nedeniyle ittifak çatladı. hep’in kapatılmasına giden süreç başladı. yerine kurulan dep’in milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. hapsedildiler. dep de kapatıldı. meclis kapısının kapanması, dağ yolunu savunanlara itibar kazandırdı.
    90’ları biliyorsunuz.

    * * *

    aradan 20 yıl daha geçti. geldik bugüne…
    başbakan, yüzde 10 barajını savunuyor.
    bdp, seçime girmemeyi tartışıyor.
    mhp, bel altı kasetlerle baraj altına itiliyor.
    şahinler ellerini ovuşturuyor.
    eski kâbusları hatırlamadığımız için tekrar görüyoruz. ders almadığımızdan, her seferinde kan ter içinde uyanıyoruz.
    bdp’nin ve mhp’nin temsil edilmediği bir meclis, türkiye’ye istikrar getirecekmiş.
    hadi kargalar, hep birlikte gülelim buna…
    ve hazırlanalım, 2010’larda yeni bir kâbusu yaşamaya…

    http://www.candundar.com.tr/_old/index.php?did=15866
    --spoiler--
    0 ...