iş için gittiğim Amerika'nın New York eyaletinin metro istasyonuna doğru merdivenlerden iniyordum.. Merdivenlerden indikçe sağdan soldan, duvarların arkasından ve merdivenin altından kızılderililer çıkmaya başladı. Her biri ellerindeki farklı müzik aletlerini çalmaya başladılar. Adeta büyülenmiştim.. Çünkü o farklı müzik aletlerinden o kadar güzel bir müzik ortaya çıkıyordu ki çok beğenmiştim. Merdivenlerden inip çalmış oldukları müzikleri dinlemeye başladım. Müzikleri bitince elinde bir çanta dolusu cd olan minik kızılderili yanıma yaklaştı ve çantayı açtı. O an anladım ki kızılderililer bu şekilde müzikleri tanıtıp çalmış oldukları müziklerin cdlerini satarak para kazanıyorlardı. Minik Kızılderiliye cdlerin fiyatını sorduğumda eli ile 2$ diye işaret etti. Cebimde de sadece 2 $ kalmıştı ve ben çok açtım. Amerika'nın meşhur yemeği hotdog u yemek için sabırsızlanıyordum. Fakat bu müzik beni büyülemişti. Belki de bu kişiler tekrar karşıma çıkmayacak ve bu müzikleri alma imkanım olmayacaktı. Sonra birden biz türklerin her alışverişte yaptığı pazarlık aklıma geldi ve heyecanla sordum;
- 1$'a olmaz mı ?
Kızılderili başını iki yana hayır der gibi sallayarak olmaz demişti.
- Peki Neden ? dediğimde ise;
işaret parmağı ile gökyüzünü göstererek büyük patron kızar dedi.
Eli ile işaret ettiği yöne doğru baktım. Metronun havalandırmasından bir gökdelenin tepesi gözüküyordu. Belli ki patronun ofisi oradaydı. Patronun yanına çıkıp 2$'lık cdleri 1$'a verebilir misiniz diyecek halim olmadığından küçük kızılderiliye aç olduğumu ve cdlere sadece 1$ verebileceğimi kalan 1$ ile de hotdog yiyeceğimi ifade ettim. Fakat küçük kızılderili yine başını iki yana salladı ve işaret parmağı ile gökdelenin tepesini göstererek Büyük Patron kızar dedi. Üzülmüştüm.. ya bu cd'den ya da hotdog'dan vazgeçecektim. Üzüldüğümü anlayan müzik çalan kızılderililerden biri ile birşeyler konuşmuş ve daha sonra cdlerden birini bana uzatmıştı. Sayesinde cdyi 1$'a almış ve metroya binmiştim. Metrodan indikten sonra dayanamayıp bir sigara paketi alıp içinden bir sigara çıkartıp yakmıştım ki birden gök gürlemeye başladı ve yağmur damlalarının altında ıslanmaya başladım. O an herşeyi daha iyi anlamıştım. Minik kızılderilinin işaret parmağı ile işaret ettiği yer gökdelenin tepesi değil gökyüzüydü. Büyük Patron dediği de gökyüzündeydi... Ona Ulu Manitu diyorlardı ve çok kızmıştı..