Babamın işleri nedeniyle ilkokul 4 ve 5. sınıfı izmir'de okumuştum.
Sınıf öğretmenimiz ertesi gün için ev ödevi verir, o gün geldiğinde ödevleri kontrol etmez ve şöyle derdi;
"Duvardaki Atatürkümüzün gözlerine bakın çocuklar, eğer size tebessüm ediyorsa ödevinizi yapmışsınızdır ve o sizi tebrik ediyordur,
Yok yapmamışsanız size kızgınca bakıcaktır."
Öğretmenin her dediğini emir telakki eden bir embesil olarak foto ya bakar tebessüm ettiğini
görürdüm, ama dikkatimi çekipte bütün sene içimde sakladığım bir farkla; çoğu zaman çalışmayan bir talebe olarak fotoya baktığımda da gülerdi!
Büyüyüp popüler psikoloji kitaplarını okuyup bunun neye tekabül ettiğini öğrenene kadar nasıl bir zihinsel süreçte evrildiğimi farketmemiştim. Resmen
Körpecik zihinlere putperest kabilelerin ritüllerine benzer bir tatbikatla bir objeyi fetişleştiriyor ve ona kutsiyet atfetmemize sebeb oluyordu bu kadın. Bunun kendisi de farkındamıy dı değilmiydi bilmiyorum. Ama Tanrının isminden çok daha fazla duyduğum bir başarılı komutanın resimlerine bile bu denli anlam yükleyen bir zihniyetin
nasıl yetiştiğini merak ettim seneler boyu. Şimdi anlıyorum bunun nedenini, fakat söyleyemiyorum. Ama şunu rahatlıkla ifadeyim, içimde arpa tanesi kadar sevgi beslemiyorum bu baskıdan dolayı Mustafa Kemal'e...