üniversitelerin bağımsız ve özgür yapısı olmakla beraber, kadrolar ve öğrenci eğilimleri olarak belli bir politik kimliğe yakın duruşlar ortaya çıkabilmektedir. nasıl ki bir fikrin işaretleriyle şekillendirilmiş bir semtin karşısına alternatif ve rakip bir semt sekillendiriliyor kentlerde yeni odaklar oluşturuluyorsa (çankaya vs. keçiören - beşiktaş vs. üsküdar), nasıl ki bir silahlı güç olan askerin karşına polis bir alternatif ve sivil güç dengeleyici olarak yeniden şekillendiriliyor güçlendiriliyorsa aynı mantıkla yeni açılan üniversiteler ve kadroların mevcutlara alternatif ve rakip bir siyasi kimlik, duruş göstermesi amaçlamaktır belki mantığı. bu şekilde bakın bizim gibi düşünen üniversitelerde var, bizim alkışlandığımız, ödüllendirildiğimiz sizin yuhlandığınız okullarda var diyebilecek olmaktır belki mantık. tabi ki bir taşla iki kuş, hem hizmet ettim hem bu hizmetten kar ettim kendime yatırım yaptım diyebilmektir belki mantık. ama bu siyasi çekişmenin içindeki mantıksızlık, bu yeni üniversitelere harcanan para ile mevcutların eğitim kalitelerinin arttırılabileceği gerçeğidir. araştırmalara daha fazla bütce ayırılabilecekken, var olan üniversiteleri dünya düzeyine çıkarmak varken düşük seviyeli pek çok okul açarak, diplomaları değersiz kılmak ve diploma çokluğundan yararlanıp ucuz iş gücü elde etmektir mantık. bir meslekten çok kişi olursa değeri düşer zira sen yapmazsan başkası yapar işi başkası para kazanır sen kazanamazsın böylece sana söyleneni yapmak zorunda kalırsın eğer doğru bildiğin başka türlü olsa bile. kimin işi iyi bildiği kimin az bildiği değil kimin söyleneni yaptığına kalır herşey. belki böyledir mantık.