galatasaray'ın her başarısızlık sonrası yaşadığı sendromdur bu adam. tıpkı fenerbahçe'nin daum'u, beşiktaş'ın lucescu'su trabzon'un da şenol güneş'i gibi. hemen yönetim "tamam fatih terim'i getiriyoruz herşey yoluna girecek" mesajı verir taraftara. yok "2000 ruhu" falan denir gaz verilir. ama kolay olandır fatih terim'i getirmek. risk almadan kolaya kaçmaktır. çünkü taraftarın ve medyanın gözünde kredisi sonsuzdur fatih hocanın, tıpkı hagi gibi (hatta daha fazla).
şahsen ben bir gs taraftarı olarak ünal aysal'dan -gözümdeki imajı daha yeni, daha yaratıcı fikirli birisi olarak- sürpriz bir isim beklerdim teknik direktörlük için. takıma modern futbol oynatacak bir isim. fatih terim ismi beni hiç heyecanlandırmadı bile.
çünkü biliyorum ki, bu adam yıldız oyuncu sevmez. teknik, yetenekli oyuncu barındırmaz. bayılır mustafa sarp gibi, cana gibi tekmeye kafa sokan, arkadan çift dalan "savaşçı" ama bi o kadar da kalas oyuncuya. oyunu okuyamaz, taktik veremez. tek bildiği "topu karşı tarafa şişirin, indiği yerde pres yapın. hadi aslanlarım" taktiğidir. avrupa'yı geçtim (zaten yok), türkiye ligi bile artık eskisi gibi değil. bursa, kayseri, antep vs. çatır çatır top oynuyor. bu mantıkla, eskimiş fatih hoca taktikleriyle galatasaray artık yürümez.
düşündünüz mü hiç bu adam galatasaray'ı uefa şampiyonu yaptı, milan'ı çalıştırdı, milli takımı avrupa üçüncüsü yaptı ama galatasaray'dan başka kapısını çalan yok. neden?