Bileti aldığım ilk günden beri içimde bir heyecan vardı ve konser günü çok farklı bir deneyim yaşayacakmışım gibi hissediyordum. Öyle de oldu.
Sahaya girmeden önce etrafımı biraz gözlemlediğimde,şu ana kadar gittiğim konserlerde yaş ortalamasının en yüksek olduğu konser buydu sanırım. Bu yüzden seyircilerden hiç şüphe etmedim ve rahat bir konser geçireceğimi düşündüm. Saat 21.40 olduğunda kendimi insanlardan soyutlayıp sahnedeki rock müziğin tanrılarına kendimi bırakıp hayatımda geçirdiğim en zevkli, en etkileyici konsere odaklandım. Roger'ımız 66 yaşında evlat sahibi olduğu için turneye katılamamıştı ve onun yerine genç bir basçı vardı.Küçükçiftlik park'ta izlediğim ses açısından en sorunsuz konser de buydu sanırım. Sizin sahneye odaklanmanızı engelleyecek hiçbir şey yoktu. Adını şuan unuttuğum basçı da dahil olmak üzere Ian'lar,Steve ve Don kusursuz çaldılar. Her şarkılarına eşlik etmeye çalıştım, hopladım zıpladım. Çalmalarını bekleyip çalmadıkları tek parça sometimes i feel like screaming di ama o kadar kusursuz çaldılar ki onu konser boyunca aramadım. Sahneden sürekli gülümsediler, sahne önündeki seyircilerle de iletişimi hiç kesmediler. Seyircinin en iyi bildiği şarkılar olan Perfect Strangers, Smoke on the Water daki atmosfer insanın tüylerini diken diken eden cinstendi. Bize teşekkür edip sahneden ayrıldıktan sonra geri dönüp çaldıkları Hush ve Black Night ile daha bi' mest ettiler. Hele Black Night'ın son kısmında Steve Morse'un gitarıyla seyircinin atışması konserlerde hep yapmak istediğim bir şeydi ve sonunda oldu. Orada ölseydim daha mutlu olamazdım. Bu yaşta bu kadar yüksek performansı hala verebildikleri için onlara hayran kaldım ve önlerinde eğildim.
Ha birde konserden önce ntv ekibi geldi birşeyler sordu, sanırım gece-gündüz'de yekta kopan konserin bir analizini yapacak. *
tanım: DVD'si çıksa da izlesek konseridir.