hayatın diğer bir gerçek yüzüdür. felaket can sıkar ne olduğunu anlayamadan içine alıverir seni hapseder. karanlık.. çabalarsın küçücük tırnaklarınla direnirsin bir umut.. umut mu? tanrım! ne saçmalıyorum ben. umut sadece işkenceyi uzatır diye biliyorum ben. şimdi yaşadığım ne işkence mi boşvermişlik mi? hangisi daha iyi hissettirecek beni? ya da.. bir şey hissedecek miyim? bilmiyorum. neden sürekli bağırıyorum. mutsuzluğumu ört pas etmek için mi? neden insanlara iyi davranmayı beceremiyorum sanki. ilerde yalnız kalacakmışım. zaten şuan da yalnız değil miyim? tabiki evet. ama bundan şikayetçi de değilim. bu 'benim'. yalnızlık adeta benim için var seviyorum onu, kalabalık olmak istemiyorum. ama.. mutsuz da olmak istemiyorum. kaç kez yaktım, kül ettim kendimi. ama yine de benim buradayım, oradayım, şuradayım. kül demişken sahi, Nietzsche derki: " kendi alevinle yakmaya hazır olmalısın kendini : kül olmadan nasıl yeniden doğabilirsin ki? "