evet, hepimiz ermeniyiz, türküz, ingiliziz, aslanız kaplanız. bir gazeteci öldürüldü, tıpkı uğur mumcu gibi, o da gazeteciydi, o da sayılı aydınlarımızdan biriydi, belki şimdi başbakan olurdu yaşasaydı...(üç nokta duygusallığı) tıpkı sivas katliamı gibi, aziz nesin gibi bir aydınızmızdı ölen(aziz nesin kurtulmuştu, kaç gencimiz ölmüştü orda?). bizim gibiydi belki de, biz de yeterince aydınız(en azından büyük bir kısım öyledir, umarım öyledir). türkiye' de aydınlık göründüğümüz için ensemize silah mı dayanmalı? fikrimizi belirtmemiz için, bunun anlaşılması için ve birilerinin bize karışabilmesi, insanlığımıza karışabilmesi için, bütün olmak için ölmemiz mi gerekli?
siyasetin uzağında, epeyce uzağında olan bir insan için(ben), siyasi sayılabilecek bir cinayette üzülmek mi gerekli ki ölenin ardından yas tutabilelim ağız tadıyla?
bugün canım sıkkın, ölmemesi gereken bir insan öldüğü için, kişiliğinden çok insanlığı önemli olduğu, sırf ülkesi halkına güvenmesi sebebiyle yok olduğu için, beklemediği bir (afedersiniz) orospuçocuğunun silahının kursunuyla öldüğü, torunlarını doya doya sevemediği için...bugün kötü bir gün, ve çoğumuz da ermeni değiliz. bir insan öldü, yaşam hakkı yok edildi ve bugün ermeniyiz çünkü yine bir insan öldü, aynı kişi. biz zamanlar hepimiz papaydık alakalı değildir umarım. bugün kötü bir gün, türkiye adına, insanlık adına, iki dakika ileri alınmış kıyamet saati ve zan altında kalacak bir gelecek adına. biz zaten alışmıştık bu düzene. (aha bu da tunç kafiye. ölenin arkasından kurbağa zıpladığı için tanrı ölümü vermiş insanlığa, dağlar taşlar dayanmamış)