tebriz'e gittiğimde ''meleklerle komşuymuşum haberim yok!'' diye hayıflanmıştım.
tahran'da durum biraz değişiyor. hint kızı benzeri, türk kızı benzeri vs. tiplerde gözüne çarpıyor.
yani kısaca tebriz; iran'ın st. petersburg'u diyebiliriz.
tabi tebriz'de her 5 kişiden 2-3 ü türkçe konuşabiliyor. ama tahran'da 100 kişiden 1 kişi bile türkçe konuşamıyor.
neyse efendim. güzeldirler, hoşturlar ama zordurlar.
yüz vermez.
yüz verse bile yılışmaz.
çoğunluk ile bilgi birikimleri vardır ve bunu senin yüzüne-yüzüne çarpar.
edebiyattan, sanattan, kültürden konuşmaya yanaşma derim, ezer geçerler.
insancıl ve humanist gözükmeye çalışma. bu kızlar yemez. zekilerdir ve ''büyük balık, küçük balığı yer'' görüşünü benimserler.
kız senin telefonunu almışsa ve ''arıyıcam seni'' demişse mutlaka arar. yanlış anlama seni sevdiğinden falan değil. ''arıyıcam seni'' dediği için aramıştır. söyledikleri şeyleri muhakkak yapıyorlar. söz verip dönmüyorlar. yalan söylemiyorlar.
ermenileri ve yahudileri hiç sevmiyorlar. kürtleride ''cahil cühela hain sürüsü'' olarak değerlendiriyorlar.
ve kesinlikle alman usulü hesap ödemiyorlar. elini çantasına dahi götürmüyorlar. ya sen ödeyeceksin yada sen ödeyeceksin.