özellikle sonbahar yağmurunda saat sabah 7 civarında inanılmaz hüzün verici bir yerdir, sokak köpekleri varsa dikkatli olmak gerekir, zira tabanları yağlamak gerekebilir.
kendine özgü bir münzeviliği, adeta moda burnu ile fenerbahçe burnu arasında kalan kalamış(khalkedon) koyu'nun depresif, melankolik bir halini yansıtır gibi gelir insana bu park... biraz içe kapanık, biraz tek başına...
tipide veya sağanak yağmurda kayalıklarında adabıyla içmek güzeldi, lise yıllarında burnumuzun ucunu göremediğimiz şekilde tipi yağarken bir akşamüstü kıran kırana maç yapmıştık halı sahasında...
kafesi de fena değildir, şömineli filan.
sevgili ile gidip kafa dinlemek için, yanlızken gidip kafa dinlemek için ya da sadece kalamış parkı'nın size anlatacaklarını dinlemek için gidilesi bir parktır. lütfen kuruyemiş kabuklarını, izmaritleri, çer-çöpü yere atmayalım ki maymundan farkımız olsun!