ekber, seni çılgın serseri!
cemile'nin süleyman ile evlenip, kaytan bıyıklı çocukları olmasını istiyordum. fakat fikirlerim yavaş yavaş değişiyor. cemile seninle evlensin. caroline'den aşırdığınız paraları havaya saçın, yatağa saçın, birbirinize saçın falan. çok hareketli bir beraberliğiniz olur. ali de kolay kolay bulaşamaz cemile'ye. hikmet amca çok pasif kalıyordu, ne o öyle felsefik sözler, ali ne anlayacak, "şimdi seni sikicem balıkçı!" diye cevap veriyor anca ona. ama sen, sen öyle misin ekber? ali senin yanında çişini tutamayıp altına yapan çocuğun mahçupluğuyla, bir o kadar sessiz, sakin, ödlek, boku yemiş...
inci hoca'ya kocaman bir "çüş" dedikten sonra, asıl konuya gelelim:
sen önce "sen sadece aşık olduğunu sanıyorsun rererö" de, sonra da "sen benim gönlümü kazandın".
bu işte bir terslik yok mu incianım? sana şiir bile yazdım. al:
mete hala bir ergen
sen hala onun öğretmenisin
çocuk hala seni seviyor ama evlisin.
hayır, ne oldu da gönlüne girdi onu da deyivereydin de beni böyle merak içinde, şaşkınlık içinde bırakmayaydın bari. sedat'la ne bok yemeye evlendin o zaman? öğrenci-öğretmen ilişkisi vardı hani, ona ne oldu? amaaan..
o değil de, mete'ye "sizli bizli konuşmayalım artık metecimm" demedin ya, üzüldüm. deseydin bence.
ayrıca da, bu kadının hastalığı ne? beyninde ur mu var, kanser mi olmuş? tamam çok önemli, ölümcül, anladık da, adı ne lan bu hastalığın?
- inci hanım'ın durumu çok ağır.
- nesi var doktor bey?
- işte durumu kötü. tedaviye iyi yanıt vermiyor.
- tamam da, hastalığı ne doktor bey?
- ya işte ölebilir. kötü yani.
senaristlerden rica ediyorum; inci hoca'nın ve murat'ın hastalığını laf arasında olsa da belirtin. lütfen. çatlayacağım. hatta size masraf çıkmasın diye ikisinin hastalığını da aynı doktor beyan etsin, kabul. ama söyleyin.
gerrrrizekalı berrin, merhaba canım.
şimdi bana şunu söyle: orda ahmet senin aileni kurtarmaya çalışıyor, suçuna suç katıyor bir nevi, hem de yalandan, peki sen ne yapıyorsun?
"aaahmeeett!! gitmeeee!!"
seni ayakta alkışlıyorum.
ulan, adam yakalanmış, kaçma gibi bir şansı da yok, sen ve ailen de bildiğin yataklık ettiniz zaten çocuğa, e gerizekalı, ahmet yandı sen neden göz göre göre aileni de yakıyorsun? tamam üzüldün, anladık da, tut çeneni biraz. o gidince ağlarsın. senin orda bırakın onu diye böğürmenin bir faydası olabileceğini düşünmüş olma ihtimalin bile şu diziyi izlememek için başlı başına bir sebep, ama ben içgüdüsel olarak yaptığını düşünmek istiyorum yine de. velhasıl, ahmet ahmet diye geberirken, aileni de bok yoluna atıyorsun da, cemile ayağının altına alıp bir güzel dövmüyor seni. annenin kıymetini bil.
mesude, kısa beyaz çorapları kafasına geçesice...
kafana elma koyup ona ateş eden bir nişanlıya sahip, az kaldı beyni parçalanacaktı kişisisin. bilmem farkında mısın? buna rağmen hala ve hala, gayet yüzsüz bir şekilde "soneeeeerr ben geldim hayatım" modundasın. oha.
kafan mı iyi? olayların farkına varamama gibi bir sorunun mu var nedir, anlayamıyorum. senin o elma olayından sonra heyecan ve korku içinde annene gidip,
"kız anne, soner kafamda elma parçaladı. ay parası batsın istemeeeem, istemem. ölüyodum kıııız!" demen gerekiyordu.
ah süleyman'ım yetişmeyeydi, ah o kurtarmayaydı seni, ne olurdu?
caroline, seni daha az görür olduk. buna üzülüyorum. kurudun kaldın, entrika çıkmıyor artık senden. olmaz ama böyle, hadi ama caroline, titre ve kendine gel. bir aeğli yüzünden bu kadar dağıtma kendini bebişim asdfgh.
