Şimdi biliyorum ki daha entry'i okumadan 10 yazardan 8'i başlığı görür görmez beni; faşistten trolle akpliden statükocuya yobazdan liboşa biseksüelden götoşa ve ali demir'e kadar çok geniş bir yelpazede yaftalıyor. Zaten sözüm kalan 2 kişiye.
Türkiye senelerdir bir ileri demokrasi hamlesi içinde. Öyleki artık azınlıklara "azınlık" demek dahi demokrasi karşıtlığı haline geldi. Seçim barajının düşürülmesi hatta tamamen ortadan kaldırılması tartışılıyor bu günlerde. Tabii ki bunu reddedenlerin en sağlam dayanağı "Efendim meclis çocuk bahçesi mi? Bu kadar karışık bir yapılanmaya sahip mecliste istikrar mı olur karar mı alınır yasa mı geçer?" diyorlar. Doğrudur yanlışlır tartışılır. Ama yanlış olduğunu kabul etsek bile. Halkın kararı her zaman en doğru karar mıdır?
Örneğin Almanya'da seçimle başa gelmiş Adolf Hitler, sadece Almanya'nın değil tüm dünya tarihinin yüz karası değil midir?
Kısacası halkı yönetenleri halk seçmeli. Bu yönetilen halkın en büyük hakkıdır. Ama peki ya halkı kim seçecek?
