Beni duygulandıran adamdır ki adına yazılar yazdığım, satırlar döktüğüm.
türkçe sen ne kadar güzel bir dilsin, nelere kadirsin. her bir harfine, her bir tümcene türlü anlamlar yükledim, o denli seviyorum seni, karanlık şeytanım, korkulu rüyalarım olsa da bu günlerde.
bir anlamı birden fazla kelimeyle açıklamakta ne sakınca olacak diyorsanız vereceğim örneği dinleyince asıl konumun ne olduğunu anlayacak ve bana hak vereceksiniz. şişman değil şişko mesela. bu güzelim dil nimetini kendi seviyesizlikleriyle alt eden bakanlarımız var. sağlık bakanlığının kral köşkünde oturmakta kendisi. sağlıksız düşünen bir sağlık bakanı herhalde sadece bizim ülkemizde var. insanlarla dalga geçme noktasını, o haddi size kim veriyor sayın bakan? sizi halk bu noktaya getirecek siz de onla dalga geçeceksiniz öyle mi? yok öyle yağma ama!!! eş cinsellere de oldu olacak i**e diyelim sorun kökten çözülsün o zaman. siz sağlıksız düşünüyorsunuz sayın bakan, biz size hasta demiyoruz değil mi? demiyorsak saygımızdan, insan sevgimizden. sizin gibi insanlardan nefret etmiyoruz biz, sevgi çiçekleri açıyor bizim yüreklerimizde.
türkçe'ye düşmanım sayın bakan. beni siz düşman ettiniz güzelim kelimelere. bu arada kaç kilo muyum? 57 sadece 57.
edit: bu yazıyı yazdıktan sonra asgari ücretle çalışmaktan yakınan kör vatandaşa "sana görmediğin halde iş vermişiz, daha ne istiyorsun?" demiştir. yorumu size bırakıyorum.