yıllar sonra ilk aşkını görmek

entry42 galeri
    31.
  1. evet... ışık? ses? tamam, başlıyoruz.

    ilk aşkımın adı damla'ydı. okula başladığım sene görmüştüm onu. tahmin ettiğiniz gibi aynı sınıftaydık. tabii buna ne kadar aşk denir orası tartışılır ama, ilk defa birşeyler kıpırdıyordu içimde. sınıfımız 55 kişilikti, bazı sıralarda üçer üçer oturuyorduk. ama ondan oldukça uzaktaydım. hem fiziksel, hem de kimyasal olarak.

    damla al yanaklı, benden uzun boylu çok güzel bir kızdı. hani bir çocuğu görünce ailesi gözünüzde şekillenir ya. ne demek istediğimi anladınız sanırım. tam bir iyi aile kızıydı. geliri ortalamanın üstünde, çocuğunun istediği şeyleri alabilen bir aile... o zamanlar chupa chups'un pen pop'ları vardı bkz: http://tinypic.com/r/v62q76/7 ve damla'da bunlardan bir tane vardı, boynuna asardı. böyle bir şeye sahip olması bile onu gözümde daha çekici yapıyordu (7 yaşındayım). sınıfta sarışın, renki gözlü başka kızlar olmasına rağmen ben ona karşı bir şeyler hissediyordum. bu büyük ihtimalle aşk olmalıydı...

    bir gün sınıfta ağladığını gördüm. birden benim de içim acıdı. ama daha önce samimiyetim olmadığı için gidip de "neden ağlıyorsun?" diyemedim. meğer pen pop'u bozulmuş. sınıf öğretmenimiz düzeltince yeinden gülümsemeye başladı. ve ben de.

    aşkımın en hararetli olduğu dönemlerde, annemin bir arkadaşından iki tane şeker aldım. görsel hafızam çok kuvvetlidir, bir daha o şekerlerden hiçbir yerde görmedim. şeker tam anlamıyla şeker pembesi renkte, toparlak kalp şeklinde çilekli şekerlerdi. aklıma ne geldiğini tahmin ediyorsunuzdur. öğlenci olduğum için hazırlandım, şekerleri cebime koydum ve evden 50 metre uzaklıktaki okula doğru koşturdum. ilk teneffüste cesaretimi toplayıp yaklaştım ve şekerlerden birini ona uzattım. gülümsedi, ağzına attı şekeri. sonra arkadaşlarıyla beraber dışarı çıktı.

    ben de vakit kaybetmeden diğer şekeri ağzıma attım. onunla aynı tadı alıyorduk şimdi... ikimizin de ağzında eriyen kalpler vardı. bu benim için tarif edilemez bir şeydi. ben tam anlamıyla mest olmuşken içeri girme zili çaldı. ben en önde, sağda, çöp kovasının dibinde oturuyordum. damla içeri girdi, ardında öğretmenimiz içeri girdi. derste birşeyler yiyip içmek, sakız çiğnemek ayıp olduğu için, damla ona kalbimden koparıp verdiğim şekeri ağzından çıkarıp gözlerimin önünde çöpe attı. 5 dakika önce hissettiklerimin tam tersini hissettim. içimde bir şangırtı koptu. ama dersi dinlemek üzere öğretmenimize döndüm...

    o senenin sonunda okuma bayramı yapıldığında öğretmenim bana açılış konuşmasını ve ezberlemem için 5 kıtalık bir şiiri vermişti. zaten okuma yazmayı 4 yaşında söktüğüm için (ciddiyim) pek zorlanmadım. şenlikten sonra annem taşınacağımızı, o yüzden öğretmenimle vedalaşmamı söyledi. bunu öğrenen abdullah can'ın gözleri doldu. beni o kadar sevdiğini tahmin etmezdim. sonuç olarak, ikinci sınıfa başka bir okulda devam ettim. damla'yı da bir daha hiç görmedim. bundan yaklaşık 4 yıl önce facebook'un ünü ana haberlere yayıldığında belki bulurum diye kaydoldum. ama adından başka bir şey bilmediğim birini nasıl bulabilirdim ki... o okuldan mezun olduğu bile belli değil... bulamadım elbette. bu sene de kapattım facebook'u zaten.

    ama şimdi görsem damla'yı, tanırdım heralde. tanırım gibime geliyor. bilmiyorum. en azından inanmak istiyorum. eminim çok değişmiştir. zaten bir daha görüp birbirmizi tanısak bile evlenecek halimiz yok. ama yine de görmek isterdim...
    11 ...