bir anı:
küçük bir türkmen çocuğu, 23 nisan'da okulunda düzenlenen gösteriye, kendisi gibi küçük arkadaşlarıyla katılır. oyun oynar, halay çeker çok eğlenir.
kağıttan küçük türk bayrakları yapıştırmıştık okul camlarına. aldım bir tanesini elime sallıya sallıya evimin yolunu tuttum.
bizim surun küçük bir kahvesi vardı. önünden geçip evime giderken elemanın biri çıkıp; yüzüme tokatı yapıştırdı. elimdeki minik bayrağı yırtıp attı yere.
evde bizimkilere söyledim ama bişey diyemediler. hep korkardı annem. babamda çekingen bir insandı. aleviyiz diye zaten komşular bize ön yargılıydı. birde bayrak meselesi çıksa bizi topa tutarlar.
bir tane ablam var zaten. gençti, güzeldi. okuyup mimar olacaktı. bana derdi ki; ''diyarbakır surlarından aynısını yapıcam''. annem kızardı; ''o erkek işi'' derdi. ''hemşire ol'' derdi.
ablamı kaçırırlar diye annem hep korkardı. okula kendi götürür, kendi getirirdi.
babam bana demişti ki; ''oğlum boşver bayrağı. katılma törenlere bundan sonra. ablana bişey yaparlar.''
çok korkmuştum. ablam benim canımdı. ama babama sinirlenmiştim. törenlerde tatil olurdu, arkadaşlarımla eğlenirdim. niye beni yollamak istemiyorlar?
sonra biz elazığ'a göçtük. yığınki(şimdiki adıyla aksaray) bir ev tuttuk.
bir hafta sonra 30 ağustos. babam bir türk bayrağı çıkardı ve cama astı.
o gün benim babam bir kahramandı. benim kahramanımdı.
türk bayrağı için hiç tokat yemedim burda. hatta saçımı okşadılar. yanağımı sevdiler.
gaggoş oldum ben o gün. harput kalesi oldum ben o gün. hazar gölü oldum ben o gün.
ve şimdi:
iki bayraktan söz eden zalim. sen daha küçük bir bayrağa tahammül edemiyorken. küçük bir çocuğun mutluluğunu çalıyorken. burda konuşma hakkını nerden buluyorsun?
bana göre toprağın altıdır senim yurdun ama bunu söylersem senden bir farkım kalmaz ki.