"istanbul Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi Karakol Durağı'nda 17 Ocak akşamı saat 20.00;de tecriti protesto etmek isteyen kitleye güvenlik güçleri gaz bombaları ve panzerlerle saldırdı"
kaynak böyle veriyor haberi. bir başkası çıkıp "aha bir molıotof daha atıldı" diyor.
türkiye de 2005 yılında "tekrar" resmileşen ve ilginçtir altında türkiye cumhuriyeti'nin de imzası olduğu insan hakları bildirgesinde "kişiler, gruplar... kamuya açık alanlarda basın açıklaması yapma özgürliğüne sahiptir" cümlesi geçmektedir ki konu tecrit ,ile alakalı ise bu durum elbet yapılacaktır. kolluk güçlerinin saldırması, burjuva medyasının ise oradaki kişi, kurum kuruluşları da saldırgan göstermesi son derece doğaldır. onların amacı bellidir, tecrit karşıtları "teröristtir", "vatan hainidir", "bölücüdür" hatta "bayrak yakandır" ve buna inanan maalesef "kandırılmış" cahil insanlarımız bulunmaktadır. bunun en basit örneği de behiç aşçı nın direniş sebebini hala anlayamamış olmalarıdır.
unutulmaması gereken şey şu dur ki: behiç aşcı alnındaki bandı kendinden öncekilerden onuruyla almıştır, onuruyla taşımaktadır, onuruyla devredecektir. ama ç tecriti gündeme getirmek "3 kapı 3 kilit açılsın" şiarını tekrar gündeme getirmektir ve 3 kapı 3 kilit açılana kadar direniş sürecektir. behiç aşçı yüreğiyle başladığı bu yürüyüşte kendi iradesiyle devam etmektedir. ona sen devam et demenin aksine behiç aşçı gibi değerli bir "insanın" yaşaması için ona bırakması önerisi fazlasıyla söylenmiştir ancak o bayrağı nasıl almışsa öyle devam etmesi gereğinin bilincinde olan onurlu bir insandır.