eksik kalan bir şeyler muhakkak oluyor. önemli olan eksik yanlarımızı neyle tamamladığımızdır. bazen spor yaparken, internet başındayken, bir kafede sohbet ediyorken, bazen okurken, bazen de yazarken kapatılmaya çalışılıyor eksikler. şiir de böyle bir ihtiyaçtan ortaya çıktı. onca fanzinin, bültenin, derginin, gazetenin arasında kaybolmayan ve yaşayan bir şiirdir bazen aradığımız.
sanatla duygularını beslememiş insan eksik insandır. eksik yanlarımızın sesi olsun diye ne yapıyorsun? senin bir şiirin var mı mesela? bugün çok mutluyum bir şiir ezberlemeliyim dedin mi hiç? öfkelenince küfredercesine hiç şiir okudun mu?
biraz kahve, biraz sohbet ve her insanın hayatında şiir olsa dünyada barış olurdu. şiirle ugraşan ya da sanatın herhangi bir alanıyla uğraşan kişinin kötülük düşünmeye vakti olmaz çünkü de ondan.
ben şiir diyorum, sen şiirin yerine edebiyatı, tiyatroyu, öyküyü de koyabilirsin. sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmek, takipçisi olmak günlük yaşantınızda kendi kendinizi disiplinize etmeyi de öğretecektir.
okursanız çoğalırsınız, okursanız düşünürsünüz, okursanız itiraz edersiniz.
sanatta zorunluluk yoktur ancak tam da bu noktada öncelikler devreye girer. önceliklerimizi neye, kime, ne zaman verdiğimiz çok önemlidir. şiir disiplinimiz hayatımızı yönlendirirken bize etki edebilecek kadar içimizdeyse, asıl anlamlı olan da budur. çünkü şiir içsel fırtınalarımızın dışa vurumudur.
insan; yazmaya ve okumaya başladıkca içindeki hüzünle de dost olmaya başlar. haydi kalk ve bir şiir seç kendine. senin de şiirin olsun.
geçmişine küfretmek mi istiyorsun, bugün için şükretmek mi, geleceğine umutla haykırmak mı istiyorsun? hadi bir şiir seç kendine. *http://www.direngen.com/2010/12/07/sira-sende/
terk etmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım.
hayın, karanlıktı gece.
can garip, can suskun
can paramparça
ve ellerim kelepçede,
tütünsüz, uykusuz kaldım,
terk etmedi sevdan beni