islamda, abdest esnasında sabun v.b. maddeler kullanmak, peygamberin Sünnetinde böyle bir uygulama olmadığından, Dine sonradan sokulan herşey gibi bid'at sayılmıştır.
--spoiler--
Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Abdest sırasında elleri ve yüzü sabunla yıkamak meşrû değildir. Aksine bu davranış, haddi aşmak ve aşırıya gitmektir.''
--spoiler--
bu bakış açısı abdestin kökeninin fiziksel değil, manevi temizlik olduğuna işaret etmektedir. tıpkı suyun bulunmadığı yerlerde abdestin toprak ile alınması örneğindeki gibi. (bkz: teyemmüm)
Eğer amaç temizlik olsaydı ayaklarda mest takılı iken onun üstünden abdest almak kabul edilemezdi, kimilerine göre de abdest aslında gün içinde BEYiNDE BASKI VE STRES sonucu OLUŞAN STATiK ELEKTRiĞiN ATILMASIDIR.
--spoiler--
Hz. Osman (r.a) anlatıyor:Resul-i Ekrem (a.s.m) ile beraberdim.Huzurunda ebdest alan birisi vardı.Resurlllah (a.s.m) güldüler."Niçin güldünüz ya Resulullah?" dedim. Resul-i Ekrem (a.s.m) "Allah Tealanın abdest alan kuluna ikramına güldüm.Azalarını yıkayan her kul, ne zaman bir uzvunu yıkasa , o uzuvdan su ile beraber günahları da dökülür."
--spoiler--
bu hadisten de anlaşılacağı gibi su aslında arındırıcı bir ritüelin parçasıdır. arındırmak derken kastedilen günahlardan, kötü alışkanlık ve huylardan, kinlerimizden, nefretimizden arınmaktır. ilk çağlardan beridir bir çok din suyun arındırıcılık özelliğine inanmıştır, ve bu gün bunun örneklerini hala görmekteyiz.
hristiyanlıkta vaftiz geleneği, hinduların ganj nehrinde günahlarından arınmaları için yıkanmaları, Samiri ve yahudilerde de abdest geleneği vardır. zerdüştler islamdan 1000 yıl önce abdest almaya başlamışlardır.
saabi'ler de ise işledikleri günahlara kefaret olarak akarsular üzerinde günahlardan arınmak için abdest alırlardı. bu dinde; Masbuta, Tamaşa ve Rişama olarak adlandırılan üç çeşit yıkanma türü vardı.
''Rişama'' islam'daki abdest'e çok benzerdi ve vücudun uzuvlarından bir kısmının yıkanması olarak uygulanan bir yıkanma türüydü, yılın hemen her günü uygulanırdı.
