mavi alay

entry10 galeri
    1.
  1. zülfü livaneli'nin yeni romanı "seranad" ile tekrar gündeme gelen ve zaten çok az insanın haberdar olduğu 2. dünya savaşında stalinin zulmünden kaçmak için hitlere kanan ve hitlerin yenilmesi ile tarihte eşine çok az rastlanır bir şekilde yok olan Kırım türklerinin hikayesi...

    Radikal'den avni özgürel'in kaleminden:

    'Mavi Alay' bir masal değil

    Şimdilerde gerek belgesel film gerekse yayımlanan birkaç kitapla yeniden gündeme geldi 2. Dünya Savaşı'nda Alman ordusu saflarında görev alan Türkler.
    Cengiz Dağcı'nın, Cabbar Ertürk'ün anılarından öğrenmiştik. Yakın zamanda Alman belgeleri de bir bir açılmaya başladı. Birkaç sene önce bu konuyu yazdığımda gelen mail'leri hatırlıyorum. "Uyurken sırtınız açık kaldığı için hayal/kâbus görmüşsünüz" diye yazmıştı biri.
    Rusya'da yaşayan Türkler ilkin Stalin'in emriyle Kızılordu, esir düşünce de Göbels'in talimatıyla Alman ordusu saflarında görev aldı. Gerek savaş öncesi gerekse Kızılordu'da görev yaparken herhalde ölümlerden ölüm beğenmek diye tarif edilebilecek derecede ıstırap çeken, zulüm gören Kırım Türklerini, esir kaplarında çıkarıp cepheye sürerken "Ata yurdunuzu Ruslardan kurtaracağız" diyordu Almanlar. inanmıyorlardı bu söze ama hiç değilse işkence görmedikleri için ses de çıkarmıyorlardı. Hitler'in hayal perdesi yıkılıp savaş Almanya'nın yenilgisiyle sonuçlanınca Stalin 'hain' ilan edip bir bir avlamaya başladı Türkleri. Özellikle Berlin'de Türk komitelerinde görev yapanların peşindeydi Ruslar.
    Kimlikleri tespit edilen bu kişilerin başına ödül bile koydu Stalin. Bulundukları Avrupa şehirlerinden toplanan Türkler kafileler halinde ingiliz ve Amerikan askerleri nezaretinde trenlere bindirilip SSCB'ye gönderilmeye başlandılar. Kaçabilenler italya'ya sığındı. Kızılordu teslim aldıklarını uzun uzadıya sorgulamak zahmetine katlanmıyor, kafileleri Rus topraklarına adım attıkları anda, kaçmasından endişe ettikleriniyse daha elçilik binalarındayken öldürüyordu.

    Kendilerini nehirlere attılar
    Yüzlerce Türk trenlere nezaret eden Amerikalıların şaşkın bakışları altında kendilerini uçurumlara, nehirlere atarak intihar ettiler. Ama bunun için dahi inzibatlara kendilerine yol vermeleri için yalvarmaları gerekti. Kırım Türklerini en fazla yaralayan ise Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun büyükelçi olarak bulunduğu isviçre hariç bütün Türk temsilciliklerinin kapısının kendilerine kapanması oldu. Daha da acısı 200 kadar esir Kırımlı 1945'te trenle getirildikleri Türkiye üzerinden Rusya'ya teslim edildi. Ve hepsi hudut kapısında Türk subayların gözü önünde kurşuna dizildi. Kars'a yaklaştıkları günlerde inzibatlar yalvarmalarına dayanamayıp bir kısmının Kızılçakçak baraj gölüne atlayarak intiharına göz yumdu o kadar...
    ...
    avni özgürel
    http://www.radikal.com.tr...=181101%22%3Evalilik%3C/a
    6 ...