minicik bebeği ilk gördüğünde aklının tamamen beynini terketmesidir... o "şeye" bakıp ne düşündüğünü bilmemektir annelik. onu nereye koyacağını, beyninin hangi bölümüne "ne" diye yerleştirememek, ona kafanın içinde bir kategori bulamamaktır. o minicik bebeğin tamamen size bağımlı olduğunu bilmek, bunun bir yandan gururunu, diğer yandan endişesini taşımaktır. uyku süresi biraz uzadığında başına dikilip nefesini dinlemek, her tarafını gözlemlemektir endişeyle. gece ateşlendiğinde hiç uyumadan o yarım metre bile olmayan, süs eşyası gibi nereye bıraksan orada duran "şey"in başında hiç uyumadan endişeyle sabahlamaktır elinden gelen herşeyi yaparak.
çocuğunun üzerine titremek, ömür boyu endişe içinde yüzmektir anne olmak. zaman geçtikçe çocuğunda ki değişiklikleri unutmak, eski fotoğraflara bakarken (ne kadar eski denilebilirse artık) "Aa ! bir ara da böyle görünüyordu!" demektir... çocuğun ne kadar mutlu olursa olsun, ne kadar mutlu edebilirim diye düşünmektir sürekli. mutlu edebilmek için çeşitli yollar ararken şımarmasın, elindekinin değerini bilsin demektir anne olmak. birazcık kafa dinlemek maksadıyla eşinizle küçük bir kaçamak yapmaya karar verdiğinizde, çocuğunuzu, "en" güvendiğiniz kendi "anne"nize bıraktığınızda, ne kadar eğleniyor veya kendinizden geçmiş olursanız olun, aklınızın bir lçşesi bir kanca gibi ona takılı olmak, durumunu o halde bile merak ediyor olmaktır anne olmak! birkaç saatlik bir ayrılıkta bile onu, süt kokusunu, saçının yumusaşık tellerini, tenini özlemektir.
"çocuğun ileride ne olsun istersin?" sorusuna "adam olsun yeter" diyebilmektir anne olmak. ileride ne olacağı konusunda binbir türlü fikir geçerken aklından, olumlu ya da olumsuz, "her ne karar verirse, iyi ya da kötü, hayatını kaliteli bir insan olarak yaşasın" diye dua etmektir... Yaramazlıklarının sonu gelmediğinde, çocuğunun zıvanadan çıktığını gördüğün de, "babadan kalma cezalara mı yönelmedi yoksa?" diye kafayı yemektir.. anne olmak, güçlü olmaktır. hayatın ne kadar berbat gidese gitsin, sadece kendinle alakalı karar verme hakkının elinden alınması demektir. sorumluluk demektir.
zorunluluk demektir. sizi en dipsiz kuyulara iten sorunlar da bile, hayatınıza kast etme eşiğine geldiğiniz de bile bunun size yasak olması demektir anne olmak. arkanızda bırakacağınız hiç kimse için değil! (kendi anneniz bile.. ne kadar harap olacağını bildiğiniz halde) sadece çocuğunuz yüzünden! çünkü siz artık kendiniz için değil, "o"nun için varsınız! sadece bunlar mı ki?! anne olmak çocuğuna belli bir kültür aşılamaktır. çocuğunun sürüden birisi olmasını istememek, ona verebildiğinden, verebileceğinden daha da fazlasını vermeye çalışmaktır. ona "zaman" ayırmaktır! etrafında "kendinden bile haberdar olmayan insanların" söyledikleri laflara, ettikleri hareketlere aldırmadan, doğru bildiğini yapmaktır anne olmak.
benim için anne olmak; tüm bu saydıklarım ve/veya aklıma gelmediği için sayamadıklarımın yanında; çocuğunu gerzekalı popülist kültüre kurban etmemeye çalışmaktır. çocuğunun kesinlikle müzikte, sporda, sannat başarını olmasına çalışmaktır. ona bir tarz kazandırmaya çalışmak, çnün geleni kabul etmesi değil, değerlendirip kendi düşüncesine, zevkine ve ahlakına uygun olanı yaşamasına uğraşmaktır. anne olmak 4 yaşındaki çocuğuna "çocuktur bir halttan anlamaz nasılsa.." değil, "nasılsa bir gün görecek, öğrenecek, ne kadar erken öğrenirse o kadar ilerleyecek, yolu açık olacak.." diye düşünmek, ona göre hareket etmektir. anne olmak 4 yaşındaki çocuğunun okuma yazma bilmesinden gurur duymaktır. bu gururun yanında çocuğu "bunu da bil! bunu da öğren! neden yapamıyorsun? yapmalısın!" yarışına sokmamak, çocuğunun psikolojisini bozmamaktır. alabildiğine vermek, alamadığını gördüğünde zorlamamaktır anne olmak.
minicik çocuğuyla depeche mode konseri izlerken birlikte deliler gibi yumrukları havaya savurup "reach out n' touch faith" diye bağırabilmenin sozsuz mutluluğunu yaşayabilmektir. çocuğuna aldığı mp3 çalara jazzdan elektroniğe, rock'a kadar, çeşitli yelpazelerde sevdiği parçaları yüklemek, bir yandan onun aldığı hazzı, suratında ki mutlu ifadeyi izleyerek zevke gelmek, bir yandan da çocuğunun bir anlamda globalleşmeye meyletmiş olmasından sonsuz zevk almaktır. ufak demeden çocuğunun elinden geldiğince yabancı dile yatkın hale getirmek, başka diller de kelimeler öğretmek (benim durumumda 2 dil) kendi dilinden, kültüründen farklı insanların da aynı dünyayı paylaştığından haberdar etmektir.
anne olmak; bütün bunların yazmaya karar vermek, hala devam etmeye karar vermiş olsa bunun 2-3 katı şey yazabilecek olmak. ama gecenin 02:00'ı itibari ile sıkılık bırakmak -mıdır bilemiyorum ama yeter diye düşünüyorum ve burada kesiyorum. çok daha "iç" dünyaya yönelik şeyler de yazabilirim. belki sonra. ama anne olmak sadece bilmem ne kadar sürelik bir zevk sürecinden sonra katlanılan 9 aylık bir hamilelik, ardından da bilmem ne kadar süren bir dünyaya getirme süreciyle kısıtlı bir şey değil.
çocuğu yapıp ortalığa salmak işin en kolay yanı. asıl olan sonrası. o çocuk nasıl bir karakter olacak?
her şeyden önce bir karakteri olacak mı? (elbette iyi veya kötü bir karakteri olacak ama arif olan anladı zaten ne demek istediğimi) adam gibi düşünün, ona göre çocuk yapın! çünkü çocuğunuzun, onun çocuklarının ve onların çocuklarının hayatlarının kalitesi tamamen sizin ellerinizde..