aşık olup, aşkını çeşitli nedenlerden ötürü kaybetmiş, kaybettikten sonra da geçen yıllar sonucu insanın varlığını iyi kötü devam ettirdiğini görüp geçmişte aşk yüzünden çekilen dertlerin, çilelerin esasında değmez ve haliyle tekrarlanması lüzumsuz olduğuna inanmış insanın yaptığı eylemdir.
aşk eşleşmesinde insanı birbirine yakınlaştıran koşullar tamamen çevre şartlarının zorlamasıdır. yani o veya bu şekilde çevre şartları değiştiğinde insanın birbirine yakınlaşmasını sağlayan koşullar da değişecek ve yeni koşullara göre aşklarını adapte etmek zorunda kalacaklardır. Adapte olamadığında ise birbirine karşı alışkanlık, bağımlılık, yalnızlıktan korkma gibi duygular ortama girecek ve sonuç olarak aşk da bitecektir, yerini mutualist bir ilişkiye bırakacaktır. işte bu yüzdendir ki insanlık evlilik kurumunu icat etmiş ve var olan mutualist ilişkinin kolaylıkla yıkılmayıp devamını sağlamak istemişlerdir. bu mutualist ilişki gerçekliği acı ama olumsuz bir gerçeklik değildir. Adı üzerinde gerçekliktir ve en aklı başında insan gerçekliklerle yaşayabilen insandır. Hayallerle yaşayıp, hayali arayan insanlar mutlu olmaz.