akp tabanını az çok ifade eden önermedir. ancak bunun da ötesinde akp'yi hükümet yapan 27 temmuz'la tekrar onaylayan, 12 eylül ile perçinleyen anlayış ise sıkı bir popül,st politika uygulamasıdır. yazarın yukarıda belirttiği;
--spoiler--
kürt açılımları
trt6, trt arap ...vb
diyarbakır cezaevi
kamusal alanda kürtçe
doğuda okuyan her çocuğa yardım
referandum ve arkasından gelen sivil anayasa
--spoiler--
bir takım uygulamalar, her tabandan insana adeta selam çakan uygulamalar ile yine yazarın verdiği; "referandum ve arkasından gelen sivil anayasa" ibaresi ile aradan geçen 9 aya rağmen inandırıcılığını yitirmiş bunun yanında hayır tercihi yapanları haklı çıkarmıştır.
2002 seçimlerine giden süreci belki de aranızda çoğu insan hatırlamayacaktır. o dönemki konjektür sadece ve sadece bu partinin kadrolarını tek başına iktidar olmaya çıkarırcasına hazırlanmış ve ertsi günden itibaren tüm avrupa ve abd basınında ve politik düzeyde memnuniyetle karşılanmıştır. üstelik kuruluşundan itibaren çok kısa bir süre geçmesine rağmen tek başına iktidar olma başarısını göstermiştir (!)
ardından gelen afganistan ve ırak savaşları ise yine manidardır. iktidarın ilk yıllarındaki özgürlük havalarını herkes hatırlar.
bu dönem tıpkı özal'ın anap'ının yaptığı gibi bir çok kesimin desteği ile gelmiştir. koalisyon döneminin açmazlarından bıkmış bir halkın temel refah isteği kendini istikrar olarak ifade etmiştir.
27 temmuz ise cumhurbaşkanlığı seçimi süreci e-muhtıra ile doğrudan bir tepki oyunun sonucudur. bunda akp vitrininde yepyeni isimlerin de var olmasını (ertuğrul günay, zafer üskül)ve her kesimden insanın oy vermesi ile sonuçlanmıştır. oysa dışarıya gösterilen ile içerdeki yapılanma şüpheleri giderek artırmıştır. ergenekon süreci başta umut olsa da giderek cadı avına dönüşen bir süreçtir.
yukarıda sıralanan tüm politikalar insanda "yapıyor göster ama bir şey yapma" gibi bir durumu hissettiren bir durum yaratmakta. bu nedenle aslında eline geçen tarihi fırsatları bence yeterince değerlendirememiştir. 12 haziran'a girerken başbakan'ın söylemlerinde giderek tıkandığı bir 27 temmuz havasının esmediğini gözlemekteyim. bu bakımdan ben bu seçim sürecinin akp açısından sonucunun öyle abartı bir zaferle biteceğini düşünmeyenlerdenim. zira chp kendi açmazından giderek kurtuldu ve yepyeni söylemlerle her şeye karşın alternatf olabileceğini gösterdi. öte yandan son aylarda ardarda patlak veren gazeteci tutuklamaları, ösym skandalı ve mhp kasetleri, internet sansürü, kamuoyu muhalefetini güçlendirmekle kalmamış, akp'nin argümanlarını da zayıflatmıştır.
bunun yanında nedense bu seçim sürecinin çok sakin geçtiğini düşünen insanlar da var. aslında ben de bu şekilde düşünenlerdenim. gerçekten bir tuhaflık yok mu?