--spoiler-- ölüm hikayesini bitirdikten sonra cezzar dede şunları söyledi:
- oyunumuza nasıl başladığımızı hatırlıyorum: önce birer korku hikayesi anlatmıştık. ancak, korku ruhumuzda pek yer etmediği için, daha sonra birer dini konu seçtik. şimdi ise aşk hikayelerimizi anlatıp bitirmiş bulunuyoruz. anlamadığım şu: biz buraya nasıl geldik?
- her insan ancak bilmediği şeyden korkar. korkusunu yenmek için bilek ister. fakat bilmesi için araması gerekir. işte, din arayış değil midir? bununla birlikte, eğer insan bir şeyi arıyorsa, onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir. kavuşamadığı şeye erişmek için can atar. eh! bu da aşktır işte! kısacası, yolumuzu şaşırmış değiliz. korkudan arayışa, arayıştan ise aşka geçtik. hikayeleri anlatırken, elimizde olmadan seçtiğimiz üsluba bakılırsa, daha önce geçtiğimiz yerlerden tekrar geçmiş bulunduğumuz kesin. çünkü bu üç duyguya da çok aşına görünüyoruz. ne korku, ne arayış, ne de aşk bizi şaşırtıyor. bu duygular, gönlümüzde çoktan dinmiş fırtınalar gibi. benim için bu durum fazlasıyla alelade. ama senin için fevkalade gözüküyor. arayış bitince, aranan şey artık bir kez bulunduğu için, korku da aşk da biter.
ölüm bozulmuştu. çünkü ona göre bir ruhu kasıp kavuran fırtınanın dinmasi, duygusuzluk ve
kayıtsızlıkla sonuçlanırdı. bu yetmiyormuş gibi ihtiyar, sözlerine şunu ekledi: