iki sevgilisine de gül götüren amca

entry2 galeri
    1.
  1. 14 şubat sevgililer günü, geç saatlere kadar büroda boş boş oturdum. işim olmamasına rağmen bilerek çıkmadım çünkü elinde çiçekle ve heyecanlı bir halde sevdiğine doğru yol alanları görmeye tahammülüm yoktu, hele sokaklarda sarmaş dolaş gezen çiftlerle karşılaşırsam acılarımın katmerleneceğini düşünüyordum. içimdeki buhranı bastırmak ve geçmiş muhasebesine dalıp iyice yüreğimi karartmamak için saatlerce büroda oyun oynayarak sokakların tenhalaşmasını bekledim. etkisi geçmiş haldeyken şimdi düşününce ne kadar manasız geliyor girmiş olduğum tripler. neyse...

    hafif yağmurun altında, hızlı adımlarla ve başım önde durağa gittim. kimseyle göz teması kurmak istemiyordum, o nedenle damlaların dövdüğü su birikintisine odaklanmıştım. o esnada hemen sağımdaki kırmızılığı fark ettim. iki adet gül. ikisi de ayrı ayrı süslenmiş. ne deniyorsa artık ona, aranjman mı her ne zıkkımsa. ne kadar uğraşsam da o günün büyüsünü yaşayan birini görmüştüm işte. anlamsız mücadelem son bulmuştu.

    aynı dolmuşa bindik. aksi gibi hemen yanıma oturdu. mutluluğunu gözüme sokmaya hakkı yoktu oysa. içimden okkalı bir küfür savurdum. başımı çevirdim. parasını uzatırken sesini duydum. boğuk, hırıldayan bir sesti. dayanamadım, döndüm baktım. 50-55 yaşlarında, yüzünde sayısız çizgi olan, kır saçlı, üzeri kir pas içerisinde bir amca vardı yanımda. bir elinde 2 ayrı gül, diğer elinde ise siyah bir poşet.

    tutamadım kendimi.

    - hayırdır amca? 2 tane sevgilin var galiba? heheh

    kaşları kalkık, yüzünde huzurlu bir gülümseyle bana doğru döndü. yüzündeki onca yıla ait yorgunluğun, yıpranmışlığın yanı sıra gözlerinin içi parlıyordu.

    + evet! 2 tane sevgilim var.
    - yahu biz birini bulamıyoruz, bulduğumuzu elimizde tutamıyoruz sen...
    + ben de tutamadım elimde bulduğumu, hanımı kaybettik yıllar evvel. bana iki tane hediye bıraktı arkasında. iki tane dünya güzeli kız. onları elimde tutmaya çalışıyorum. onlar benim iki sevgilim, iki sebebim yaşamak için.

    yutkundum. gözlerim doldu ama doymadım. kaşınmaya devam ettim. hani kontrol edemezsin bazen kendini, inatla saçmalamaya devam edersin ya tam da öyle işte.

    - poşet... peki amca? poşet ne? yani kusuruma...
    + hıı. et aldım. ufak olanı pek sever. büyüğü de çok hamarattır ha! hem bugün usta da fazla para verdi. ben de işte bari bugün iyi bir şeyler...
    - sen... ben iniyorum amca. kal sağlıcakla!

    "inecek var" diye nasıl seslendim, nasıl indim bilmiyorum. böyle anlarda bana destek olan tek dostumu aradım cebimde. neyse ki yine oradaydı. yaktım bir sigara, sırtımı dayadım bir duvarın soğukluğuna... kuramadığım cümlemi tamamladım. "sen... o eve götürdüğün en güzel şeysin zaten! varlığın başlı başına bir güzellik!"

    iki sevgilisine gül götüren amca; isimsiz bir kahraman, yürek dağlayan.
    0 ...