buzları üşüten bozkır soğuklarından sonra dile gelen toprak gibi tomurcuklandım sana,
her gülüşüne bir gonca, her goncana bir dünya vermek istedim,
kaybolurken gizeminde ve tekrar kendimi bulurken teninde,
yaşamaya dair yazıtlar kazıdım beynime,
senin etrafına dönen bir dünyada, sadece sana dönen bir hayatı törpüledim dirhem dirhem,
bir beyoğlu ezgisi gibi bilindik yaşadım seni,
ve hiçbir zaman hayır diyemedim sana, tabi senin terk edişlerine olan itirazımı saymazsan eğer,
unutulmadığını zanneden ama çoktan unutulan unutulmuşlar gibiydim artık,
ucuz bir tophane şarabı, ya da filtresiz birinci sigarası kadar değersizdim,
sadece tekrar sana tomurcuklanacağım baharlara düştü gözlerim,
çalan kapı zilleri adını fısıldadı yıllar boyu, duyduğum her beyoğlu senfosinde sağır oldum defalarca,
ama ben...evet o aciz ben sadece sana toprak kokmayı bekledim, aramızda ki her üryan gelişmeyi özledim,
yalancı bahara kanan kiraz çiçekleri gibi bembeyaz yaşadım sensizliği,
sen rengini inadına kara kışa çalarken,
ve ben tüm orospu gülüşlerde,
bir tutam sevdalık istedim sadece...