böyle zonklayarak hem de.. yaşımı ellerimle ovalıyorum iki yanından, dur diyorum nereye böyle? zaman yol aldıkça daha hızlı koşuyor, daha çok ağrıyor sanki yaşım. susuz yuttuğum ağrı kesiciler yetmiyor sızıyı dindirmeye, boğazımda kalıyor sonra; yutkunamıyorum yaşımı. hep bir eksik söylenir kendisi, büyüdükçe yaşımda ur çıkıyor. gur'ur meselesi yapıyorum sonra ben yaşımı. yaşıma gelenleri kendimden biliyorum. hep mi yazgı suçlusu, hep mi kader en arabesk yanımızın sorumlusu? değil.
bilmezdim ki ben; yaşımın an gelip de yasım olacağını. yasağım olacağını. yazığım olacağını hatta..
ağrıyor kendisi. sahiden.. başım değil bu ağrıyan, biliyorum ben. kimden az, kimden çok benim yaşım, kimden önce, kimden sonra gelmişim buraya, kime erken, kime geç kalmışım? niye hep böyle zaman denksizliği yaşıma yaşıt?
yine de ben yolumu bulurum; "hiç bunlara gerek yok" diyecek işte şarkılar, ben böyle yaşamın yaşıma yazık yerlerinden savaşıp durdukça, yaşım yol aldıkça dinecek sızı, biliyorum ben.