günlerden bir gün, işim gücüm icabı ankara metrosunda yolculuk eder iken.. kızılay tarafına gidiyordum işte.. fazla ayrıntıya girmenin alemi yok..
gidiyorduk işte.. tablo şu:
kucağında ayağında terlik bulunmayan 4- 4,5- 4,7642 yaşlarında bir çocuk bulunan, tek gözü kör bir baba.. maddi durumunun iyi olmadığını üzerindeki kıyafetlerden ve çocuğunun kıyafetlerinden anlayabiliyorsunuz.. çocuğu kucağında sıkı sıkı tutmuş.. gören tek gözü ile etrafına bakınıyordu.. ben de tam karşısında bu insanlık dramını seyre koyuldum.. bir yandan halimize şükrederken diğer yandan da "allah yardım etsin..." iyi dileklerimi dudağımdan eksik etmiyordum..
etmiyordum da benimkisi sadece dilde işte.. bi atraksiyon yok bende.. "sığır!"
sonra adam bi müddet sonra:
sami ulus hastanesine gidecektim ben.. diye ortaya bir soru sordu..
ben etrafıma bakındım.. millette birbirine bakındı..
sami ulusa gideceğim, çocuğum hasta.. nasıl giderim.. şu şu saatte yetişmiş olmam lazım..
adam bir yandan da acıyan gözlerin kendisine baktığından haberdar yüzünü insanlardan kaçırıyor.. işin kötüsü ben de bilmiyorum hastaneyi.. bir iki kişi anlatmaya çalıştı ama tam oturmadı adamın aklında anlaşılan.. tamam sağolun dercesine başını salladı..
sonra orada oturanlardan bir insan, belki o da bir baba, belki de maddi durumu pek iyi değil, iyi olsa neden metroya binsin, arabaların ucuzladığı şu devirde.. işte bir vatandaş kalktı ayağa, yanına yaklaştı adamın, cebinden 20 tl çıkardı ve:
-al şunu inince taksiye bin git, çocuğa da bişeyler al yemesi için, dedi...
+yok sağol... almayayım.. dedi baba..
-al al.. çocuğun için al.. biz de babayız.. al hadi..