havanın taşak geçtiği insan oldum, yine. sabah camı açıp kolumu dirseğe kadar dışarı uzatarak yaptığım hava tahminiyle havanın 7 derece olduğunu anladım, belki yedi buçuk. ona göre üstüme bi tişört geçirdim bi de montumu giydim çıktım dışarı. öğleden sonra montumun kolunu yine dirseğe kadar sıyırıp bi hava kontrolü daha yaptım ve havanın onbeş dereceyi falan baya geçtiğini farkettim. işte son, o an başladı. günün sonuna kadar montla elele cicim aylarını yaşayan bir çift gibi dolaştık. ertesi sabah, yine kolumun dirseğe kadar olan kısmıyla yaptığım hava tahminiyle, balkanlardan gelen soğuk havanın da etkisiyle havanın yine 7 derece falan olduğunu anladım. 'ulan şimdi tişört giyip montu alsam, hava ısınınca montu çıkarır tişörtle dolaşırım, hava soğukken de üşümem; ama montu elimde taşımak zorunda kalırım. o zaman bi kazak giyeyim, şimdi üşümem hava ısınınca da az terlerim. o da olmaz lan, o zaman tişört giyeyim üzerine ince mont giyeyim, ama öyle yaparsam da şimdi üşürüm.' ikilemi saçlarımın beyazına beyaz kattı. havanın taşak geçtiği insan oldum, yine.